web analytics

Monthly Archives: Nisan 2017

KÖLN-BİSİKLETLE GELEN HUZUR

Published by:

   22e9483771014cb6685f275666d485aaYaklaşık 7 yıl önce gittiğim Brugge gezisi sonrası (henüz bu geziyi size anlatmadım 🙂 ),  Köln havaalanınından kalkacak uçağımıza binmek için şehirden geçerken uzaktan gördüğüm ; Dom katedralinin muhteşem,  heybetli duruşu beni büyülemişti . Ve o gün,  mutlaka bu şehir için özel olarak gelmeliyim demiştim. Kalkışma sonrası memurların yıllık izinlerini kullanabilecekleri açıklanır açıklanmaz,  oğlumun Gamescom fuarına gitmek isteği ile Köln e gidebilme olasılığı,  beni işte bu yüzden daha çok heyecanlandırdı ve Stuttgart gezi notlarında bahsettiğim gibi tüm imkansızlıklara rağmen   Alamanya turumuzu başlattık. 😎DSCN0991

    İşte şimdi turumuzun son durağı olan ; Almanyanın dördüncü ama en çok Türk nüfusuna sahip ikinci şehri Kölndeyiz.😍DSCN0996

    Şehir M.S. 50 yılında Roma imparatoru Cladius tarafından koloni olarak kurulmuş. İmparator Claudius kente eşi İmparatoriçe Agrippina’nın adını vermiş, böylece koloni M.S. 425 yılına dek Colonia Claudia Ara Agrippinensium (kısaca CCAA) olarak anılmıştır. Daha sonra buraya Latince Koloni anlamını taşıyan Colonia denmiştir diyenlerin yanında ;DSCN0995

  Cologne ve Kolonya adının oluşumunda bana göre 😂 esas neden , “eau admirable” (Hayranlık uyandıran su) ismiyle üretilen kokunun burada bulunuşu.DSCN0993

   “Eau de Cologne” “Köln Suyu” demekmiş.  Köln’de ” Kolonyayı  ilk defa 1690’da  Jean Paul Feminis adlı bir seyyar satıcı yapmış. Bu şahıs kolonyayı yaptığı reçeteyi Giovanni Antonio Farina adlı birisine bırakıyor, o da yeğeni Giovanni Maria Farina’ya veriyor.Ve Giovanni Maria kolonya yapımı üzerinde çalışarak  “hoş lavanta suyu” adıyla ilk kolonyayı yapıyor.Köln Tıp Fakültesi’nin bu kokuyu tıbbi ürün olarak onaylamasının ardından da kolonya Avrupa da yaygınlaşıyor.471oriw_aedc__49

   4711 ismindeki kolonya markası bizim alıştığımız kolonyalardan farklı olmasa da, marka savaş döneminde, 4711 numaralı adreste üretim yaptığından ismini buradan almasıyla ilginç. Hikayesi sizi de cezbedip almak isterseniz eğer Köln Katedralinin karşısında ufak bir mağazası var.IMG_4054

   18. yüzyıl sonlarına doğru Fransız, sonrasında da Prusya egemenliğine giren şehir, 1. Dünya Savaşı’nda zarar görmemiş ama. 2. Dünya Savaşında  büyük hasar almış. Neredeyse tamamı zarar gören şehir, savaşın ardından hızla gelişmeye ve büyümeye devam etmiş.

    Direk uçuşunuz Köln e ise, Şehir merkezine 20 km mesafede olan Uluslararası Köln/Bonn Havalimanına ineceksiniz. Birbirine bağlı iki farklı terminalden oluşan havalimanından şehre ulaşmak için treni kullanabilirsiniz. Havalimanının içinden geçerek ulaşabileceğiniz ICE tren istasyonundan bineceğiniz trenle 12 dakikada şehir merkezine varabilirsiniz. Terminalden merkeze ayrıca otobüsle de ulaşım sağlayabilirsiniz. Yada,  daha rahat ve hızlı bir yolculuk için seçiminizi taksilerden yana kullanabilirsiniz.

  Şehir içi dolaşmak istediğiniz de ; Köln’de son derece gelişmiş bir tren ağı bulunduğundan  tramvay, metro ve banliyö trenlerini kullanabilirsiniz. Bilet ücreti 2.80 euro.DSCN1007

 Köln fuarlar ve festivaller şehri . Zaten daha önce bahsettiğim üzere bizde bilgisayar oyunları fuarı için buradaydık. Gamescom Avrupanın en büyük oyun fuarı. IMG_4065  Ve bizim gittiğimiz yılın özelliği de; bu yıl ki partner ülke Türkiye idi ve en büyük stand alanı bizim ülkemize aitti.IMG_4057Ben fuar alanına girmedim , hem ilgi alanım değildi hemde  son anda yola çıkabildiğimiz için , fuar giriş biletlerini de önceden alamadığımızdan neredeyse on katı bir fiyata karaborsadan aldık.😭Sonuç olarak baba oğul birlikte katıldılar bende kendimi şehrin ara sokaklarına attım. 😍 IMG_4052  Tabi ki  fuardan dolayı şehir muhteşem kalabalıktı.Son anda ayarlama yapmak zorunda oluşumuzun getirdiği sıkıntılardan biride otellerde yer bulma konusundaydı.Ve  yer bulamadık ama bu konularda muhteşem becerikli olan eşim bize küçük, sevimli bir ev ayarladı. 

köln deki evimizin balkonu

Köln deki evimizin balkonu

 

Ne şirin bir balkon değil mi?

Ne şirin bir balkon değil mi?

Önceleri bu fikir hoşumuza gitmedi fakat daha sonra birden kendimizi o şehirde yaşıyormuş hissine kaptırdık ve bu his farklı bir mutluluk verdi bize. Mevsimin yaz oluşunun da bu mutlulukta  önemli bir payı var sanırım. Kış aylarında aynı duyguları yaşar mıydık bilemiyorum. 😜

Fuar için gelenleri akşamları eğlendirmeyi ihmal etmediler

Fuar için gelenleri akşamları eğlendirmeyi ihmal etmediler

   Şehirde dar sokakların sayısı oldukça fazla. Bu da zaman zaman otomobille ulaşımı zorlaştırabilir. Bu sebeple yerliler genelde şehir içinde bisiklet kullanıyor. Bu şehri sevme nedenlerimden bir tanesi de işte bu.. İnsanlar okuluna, işine giderken bisiklet kullanıyor. DSCN0998   Trafik bu yüzden rahat, bayanlar mini etekleriyle gayet şık işe gidiyorlar; kimse rahatsız etmiyor.Ülkemin bu yönde giderek gerilediği dönemlerde iç çekerek baktım bu manzaralara…Neyse kedinin uzanamadığı ciğere mundar demesi gibi; bisiklet yoluna taşmadan  kaldırımlarda yürümek,  bizim (en azından benim için) sıkıntı oluşturdu.Türklüğümüze laf getirmemek için biraz gerildim😂 Gel de ülkendeki bu rahatı arama….

  11. ayın 11 inde saat 11 de başlayan Köln Karnavalı diğer adıyla Beşinci mevsim Karnavalı 18 Şubata kadar devam eden büyük ve eğlenceli bir karnaval.Farklı kostümlerle beşinci mevsimin gelişini kutlayan insanlarla bir arada olmak ne kadar güzel olurdu değil mi…

   Crazy days, Weinwoche, Romanische sommer, Köln Bücherherbst diğer önemli festivallerindem…

     Evet artık şehri gezmeye başlayalım; tabi ki en ünlü yapısıyla…DSCN1005

     Eyfel Kulesi tamamlanmadan önce Avrupa nın en yüksek kulesi olan, kentin en ünlü yapısı , inşaatı tam 632 yılda tamamlanmış gotik tarzdaki çift (“Aziz Piyer” ve “Meryem” isimli )  kuleli Köln Katedrali (Kölner Dom)’dir. Ve 7 bin m² alanda, 157 metreyi bulan yüksekliği ile 1996 yılında; UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır. 2004 yılında ise, yapı, görsel anlamda, çevresine inşa edilen yüksek binalar nedeniyle, tehlike altındaki dünya mirası listesine dahil edilmiş. Ancak, katedral yakınında ve çevresinde inşa edilen binaların yüksekliklerinin ayarlanmasının ardından, bu durum, 2006 yılında iptal edilmiştir. sonuç olarak UNESCO tarafından alınan önlemler ile, günümüzde katedral çevresinde yüksek binalar yapılmasına izin verilmiyor.DSCN1013

   Almanya’nın ikinci, dünyanın en büyük üçüncü kilisesi olan Köln Katedralinin, inşaatı 1248 yılında başlamış,  yüzyıllar boyuncada  parasızlıktan bir türlü bitirilememiş. En sonunda Prusya Kralının birisi daha fazla dayanamamış ki , ayırdığı kaynakla 1880 yılında nihayet tamamlanmış. Bitmiş bitmesine de bu sefer daha önceden yapılan yerler kararmış, hadi onları temizleyelim derken etrafında neredeyse yılın her zamanı iskeleler,  eksik olmuyormuş. Gerçi halen pek çok noktası kapkara ama bu onun ihtişamına gölge düşürmüyor bence. 2. Dünya Savaşı sırasında yağan asit yağmurlarından karardığını söyleyenlerde var ama sonuçta o karalığın verdiği ürkütücü büyüklük hissi muhteşem. 2050 yılında restorasyon çalışmaları sonucu beyaz renge bürünecekmiş. Biz görür müyüz bilemem…kısmet..DSCN1015

   1922 yılında, 24 tonluk, Petersglocke denilen ve dünyanın en büyük sallanan çanı olan, çan eklenmiş.Yapının uzunluğu: 144.5 metre ve genişliği: 86.5 metredir. Yapının bulunduğu yerde, daha önce, 4’ncü yüzyılda inşa edilen Roma tapınağı bulunduğu ve bunun 1248 yılında yandığı söyleniyor. Yapı tamamlandığında: İmparator I. Wilhelm tarafından kutsanmıştır. 18 Ağustos 2005 tarihinde ise, Papa Benedict tarafından katedral ziyaret edilmiştir.

   Kent merkezindeki Merkez Gar’ın hemen yanında yer alan yapı yıl içerisinde konserlere ve gösterilere ev sahipliği yapıyor.Bizim gezdiğimiz akşamda Katedral için özel bir gündü.İnsanlar çok şık giyinmişler ve ..

   Hemen katedralin önündeki meydanda Haç Çiçeği modelinde bir anıt bulunuyor. Açıklayıcı tabelalardan birisinin Türkçe ve anıtın, Katedralin 1880 yılında tamamlanması anısına dikildiği, orijinalinin katedralin tepesinde olduğu yazıyor. Yine anıtın biraz ilerisinde 50 yılından kalma tarihi bir Roma kapısının kalıntıları bulunuyor. DSCN1014

   Katedralin içinden 98 metre yükseklikteki, seyir platformuna çıkmak için 510 basamak tırmanmak gerekiyor, Ren nehrinin hakim olduğu, muhteşem bir şehir manzarası izlemek güzel olur. Ancak, sağlık sorunu olanlar dikkatli olsun derim,  çünkü dar merdivenler bir türlü bitmek bilmiyor. Ama, çıkmayı düşünürseniz, kısa molalar vererek çıkabilirsiniz. Yalnız tepesine geldiğinizde ,merdivenlerin bitiminde. Türk imzasının buraya da  atılmış olduğunu göreceksiniz.🤔 Bu arada, kuleye çıkış, 4 euro.koln-katedrali_31762

   Yapının içinde, çok değerli sanat eserleri bulunmaktadır. Bunların başında: 1350 m. karelik vitraylar gelmektedir. Bu vitrayların çoğunda: İncil’den alınma hikayeler betimlenmiştir. 25 Ağustos 2007 tarihinde, güney cephedeki 113 m. karelik vitray pencere: Alman sanatçı Gerhart Richter tarafından yapılmıştır. Bu muhteşem eser: 11.500 tane, aynı büyüklükteki renkli parçalardan oluşmaktadır ve bilgisayar tarafından düzenlenmiştir.Katedrali korumak için Almanlar 70 kişilik bir ekip kurmuşlar.Bakımı sürekli devam ediyor bu şekilde.IMG_9708

   Ayrıca, iç bölümdeki; 1164 yılında, İmparator I. Friedrich Barbarossa tarafından şehre getirilen; üç kralın kemiklerin bulunduğu bölüm: en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir. Bu dini kalıntılar: İtalya-Milan şehrindeki St. Eustorgio Bazilikasından alınmıştır. Bu kalıntılar, büyük bir dini öneme sahiptir. Burada, kalıntılar: yaldızlı bir lahit içinde muhafaza edilmektedir. Bu lahit içindeki sandık: 13’ncü yüzyıldan kalmadır ve Batı dünyasının en büyük kutsal emanetleri içinde saklanmaktadır.

   “Hazineler” bölümü  de ücretli. Bunlar için tek başına 4 €, hem hazineler hem de kule için kombine bilet 5 € . 

   Köln Katedrali’ne yürüyerek birkaç dakika uzaklıktaki Roma-Germen Müzesi;DSCN1004

      Şehrin üzerine kurulduğu Roma yerleşimine ait arkeolojik eserlere ev sahipliği yapıyor. 1974 yılından itibaren şu anki binasında ziyaretçilerini ağırlayan müzedeki eserlerin tarihi paleolitik döneme kadar uzanıyor. Pazartesi hariç haftanın her günü ziyaret edilebilen müzede Roma döneminden cam ve seramikler, Germen döneminden mücevherler ve anıt mezar görülmesi gereken eserler olarak öne çıkıyor.

       Hemen yanında ki Ludwig Müzesi;

DEU, Köln, 16.12.2008, Museum Ludwig, Köln Architekten: Busmann + Haberer, Köln Fertigstellung 1986: [©(c)Tomas Riehle/artur architekturbilder agentur, Tel. +49 201 89 09 390, info@arturimages.com; Veroeffentlichung nur gegen Honorar, Urhebervermerk und Beleg / permission required for reproduction, mention of copyright, complimentary copy; Bankverbindung / bank account and sorting code: Postbank Koeln, Konto 3582 05 03, BLZ 370 100 50; IBAN: DE 63 3701 0050 0035 8205 03, BIC: PBNKDEFF, U.St.ID / V.A.T.: DE 811 983 492]

      Çikolata üreticisi Peter Ludwig’in kişisel koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. 1976 yılında Wallraf-Richartz Müzesi’nden bağımsız olarak açılan müzede sergilenen eserler arasında Picasso, Andy Warhol ve Roy Lichtenstein’a ait çalışmalar öne çıkıyor. 10.00-16.00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz müze pazartesi hariç haftanın her günü açık tutuluyor.

        Alter Markt (Eski Meydan)IMG_3951

      Adından da anlaşılacağı gibi Köln’ün en eski meydanı. Tarihi Köln bu bölgede yer alıyor. Meydanın bir tarafında renkli, az katlı ve küçük ortaçağ evlerini andıran yapılar var.IMG_3952 Çok hoş görünüyor. Burası aynı zamanda Köln’ün gece hayatının da kalbinin attığı yer. Ara sokaklarda onlarca bar, restoran ve kafe var.IMG_3950  Meydanın bir diğer özelliği de meşhur Köln Karnavalının her yıl 11. Ayın 11. Günü saat 11.11’de burada başlaması. Ondan sonra şehir Şubat ayındaki büyük finale kadar ara ara kopma noktasına geliyormuş.

     Old Town 

Tarihi Köln bu bölgede yer alıyor. Köln’de bulunmaktan en keyif aldığım yerlerden biri burası. Köln Katedrali’nden yürüyerek ulaşabileceğiniz bu bölge tam Ren Nehri’nin kenarında kalıyor.IMG_3941   Burada bulunan sevimli ve renkli binalar insanın içini açıyor. Bizim gibi arada gezmeye mola vermek isteyenler için de cafe-restoran bakımından da tam bir cennet.  Bir yanınızda eski tarih kokan rengarenk  binalar, diğer tarafınızda ren nehri…IMG_3940

    Meydanın tam ortasında  General Jan-Von-Werth Heykeli bulunuyor.640px-Jan_Werth_Brunnen_Alter_Markt_Köln_672-vd    Benim gibi cahil olup kim bu adam ya derseniz…. Jan’ın popülaritesi askerliğinden ziyade bir aşk hikayesinden geliyor: Jan, gençliğinde başkalarının çiftliklerinde işçi olarak çalıştığı dönemde Griet adında güzel bir kızı sevmiş. Evlenme teklif etmiş ama çok fakir olduğu için Griet bu işçi parçasına yüz vermemiş. Jan yıkılmış bir şekilde şehri terk etmiş. Bu arada yıllar geçmiş, Griet bir türlü aradığı varlıklı kocayı bulamamış. Griet’in yıllara direnemediği dönemde bir gün “General Werth, çok yaşa” nidalarıyla atının üstünde şehre giren Jan artık popüler, saygın, zengin ama evliymiş. Hiçbir şeyin farkında olmayan Griet’te Jan’ı selamlarken Jan O’nu tanımış ve “ah, Griet, kim derdi ki böyle olacak?” demiş. Onu sesinden tanıyan Griet’in ağzından ise sadece “ah, bilebilseydim…” sözcükleri dökülmüş.😂Bu tür hikayeler ders çıkarmak adına önemli sanırım…

    Meydanın bir tarafında yükselen kule ise Belediye Sarayı (Town Hall-Kölner Rathaus).Koeln_Altstadt_Nord_Historisches_Rathaus_Rathausplatz_Rathauslaube_114

   12. yüzyıla tarihlenen binanın ön cephesinin görüntüsü harika. Sanki iç içe geçmiş balkonlar var binada. Bina Almanya’da fiilen kullanılan en eski Belediye Binası olma özelliğini taşıyormuş.
IMG_3946

     Şehre ayrı bir güzellik katan Ren Nehri, kentin tam ortasından geçmekte. Ve her iki yakasını  birbirine bağlayan sekiz adet köprüyle tablo gibi görünüm katmakta şehre…Bu köprülerden en ünlüsü Hohenzollern köprüsüdür.koeln-bruecke-2010

      Başlangıçta: 1907-1911 yılları arasında yapılan ve “katedral köprüsü” olarak isimlendirilen köprü üzerinden, yalnızca demiryolu geçmekte iken, 1945 yılında bu köprü yıkılmış ve sonra ki yapılanmada, köprü üzerinden hem demiryolu ve hem de yaya yolu geçirilmiştir. II. Dünya savaşı sırasında yapılan bombardıman sırasında, köprü ağır hasar görmemiştir. Ancak, 6 Mart 1945 tarihinde, müttefikler tarafından Köln şehrine saldırı başlayınca, köprü, Alman mühendisler tarafından havaya uçurulmuştur. Savaştan sonra ise, 8 Mayıs 1948 tarihinde, köprü yeniden açılmıştır. 1980 yılında ise, büyük bir onarım geçirmiştir.

love locks, Hohenzollern bridge, Cologne Cathedral, Cologne, Koeln, Rhineland, North Rhine-Westphalia, Germany / Köln

  410 metre uzunluğunda ki bu köprü ; Almanya’nın en yoğun kullanılan demiryolu köprüsüdür. Köprüden, düzenli olarak günde 1200 tren geçerek, Ren nehrinin diğer tarafında bulunan Avrupa şehirleriyle, Köln şehri arasında bir bağlantı kurar. Özellikle geceleri manzarası harika.  Buraya gelen çiftler yanlarında getirdikleri  kilitleri köprüye asıyor, anahtarını nehre atıyorlar ve aşklarının sonsuz olacaklarına inanıyorlar.😍IMG_3945

      Şehrin ayakta kalan üç giriş kapısından birisi olan Eigelsteintor,


Eigelsteintor    13. yüzyılda inşa edilmiş. Birbirine yapışık iki kulesi bulunan kapının şehir tarafında bir elinde kalkan bir elinde mızrak ve anahtar bulunan bir figür var.images (6)   Bu figür, antik Roma dönemindeki dört önemli karakterden birisi olan çiftçiyi simgeliyormuş.  Daha çok şövalye gibi duruyor ama neyse. Zaten orijinali de Şehir Müzesindeymiş. 

    Çikolatayı seven gezginlerin mutlaka uğradığı Çikolata Müzesi (Imhoff Schokoladenmuseum)DSCN1000

   Katedrale ve daha önce sizlere anlattığım müzelere oldukça yakın . 1993 yılında, Dr. Hans Imhoff’un mali desteği ile kurulmuş olan müze nehir kıyısında ve eşsiz bir manzaraya sahip. DSCN1001Kakao çekirdeğinden başlayarak çikolatanın yapımına ve tarihçesine ait bilgileri uygulamalı olarak görebileceğiniz müzenin giriş ücreti 8 Euro.DSCN0999   Ayrıca müze içerisinde hediyelik ürünler alabileceğiniz bir dükkân ve kafe bulunuyor.

   Köln’deki üç büyük müzeden birisi olarak anılan Wallraf-RichartzWallraf-Richartz-Museum-and-Fondation-Corboud-Cologne-Köln-350x233

    Tarihi 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzanıyor. Tasarımını Oswald Mathias Ungers’in yaptığı binasında 2001 yılından beri ziyaretçilerini ağırlayan güzel sanatlar müzesi, Köln Belediye Binası’nın hemen yanında yer alıyor. İsviçreli koleksiyoncu Gérard Corboud’un yaptığı koleksiyon bağışı nedeniyle adına “Fondation Corboud” eklenen müzede gotik, Rönesans, barok ve empresyonist akımlarına ait eserler sergileniyor.

     İhtişamlı kulesi ile dikkat çeken yapı Eski Kent sınırları içerisinde. Köln Katedrali tamamlanana kadar şehrin en heybetli binası olan Gross St. MartinIMG_3948

    İlk olarak 1150-1250 yılları arasında inşa edilmiş. Ancak St. Martinus’a adanmış olan kilise şehirdeki birçok yapı gibi 2. Dünya Savaşı sırasında hasar görmüş ve 1985 yılına kadar süren yenileme sürecinden sonra ziyarete açılmış.IMG_3947

     Eski Kent içerisindeki caddenin tarihi Roma dönemine kadar uzanıyor. Şehrin en eski ve işlek caddesi olan Hohe Strasse,   Alışveriş meraklılarının oldukça hoşuna gidecek bir yer. Zira Ren Nehri’ne paralel uzanan Hohe Caddesi üzerinde dünyaca ünlü markaların mağazalarının yanı sıra uygun fiyatlı hediyelikler satan dükkânlara rastlamak mümkün.

   Schildergasse,IMG_3954    Tatilcilerin Köln gezilecek yerler listelerine ekledikleri bir diğer alışveriş cenneti. Hohe’den sonra şehrin ikinci en eski caddesi olarak bilinen Schildergasse, başta giyim ve ayakkabı mağazaları olmak üzere parfüm, spor ürünleri ve cep telefonu satan dükkânlara ev sahipliği yapıyor. İsmi “kalkan” kelimesinden gelen popüler cadde üzerinde mağazaların yanı sıra St. Antonier Kilisesi ve Renzo Piano tarafından tasarlanan Weltstadthaus gibi ilgi çekici binalar bulunuyor.

    Bizim gibi üç gününüzü bu şehre ayırırsanız vaktiniz biraz daha bol olduğundan park ve bahçeleri gezebiliyorsunuz.DSCN1035

   11.5 hektarlık bir alan üzerine kurulmuş olan Köln Flora ve Botanik Bahçesi, hayvanat bahçesinin bitişiğinde yer alıyor.DSCN1033 Üstelik giriş ücretsiz. 10 bin civarında bitki türünü barındıran bahçe kompleksinin flora bölümü 3 yıllık yenilemenin ardından 2014 yılında yeniden açılmış. DSCN1026Bitki ve çiçekler hakkında detaylı bilgi edinebileceğiniz tesis bünyesinde konferanslar, konserler, evlilik törenleri ve kutlamalar gerçekleştiriliyor.İnsan bu güzelliklerin içinde kendini kaybediyor.Tabi Gamescom fuarına gelenlerin burayı tercih etmemesinden dolayı da huzurlu bir sessizlik vardı.DSCN1031

    Ren Nehri üzerinde işleyen teleferik şehri kuş bakışı görmek için oldukça ideal. Nisan ayından ekime kadar kullanılabilen Köln Teleferiği 1957 yılından beri hizmet veriyor. 935 metre yükseklikte işleyen toplu taşıma aracı düşük hızı sayesinde Köln Katedrali başta olmak üzere kentin birçok yerini seyretmek ve fotoğraflamak için uygun ortamı yaratıyor. Kış aylarında çalışmıyormuş.DSCN0997

  Günümüzde en modern hayvanat bahçelerinden biri olarak anılan Hayvanat Bahçesi de, 1860 yılında kurulmuş.DSCN1027    2. Dünya Savaşı’nın ardından 1947 yılında tekrar açılan hayvanat bahçesine 1971 yılında akvaryum, 1985’teyse primat evi eklenmiş. 2000 yılında eklenen yağmur ormanı bölümü sayesinde şu anda 20 hektarlık alan üzerine kurulu parkta 500’ün üzerinde tür gözlemlenebiliyor.

   Neler tatmalısınız derseniz…

   Kölsher Kaviar: Soğanlı sosis türü

   Rievkoche: Patates ve elma püresi ile hazırlanan bir çeşit gözleme

   Bratwurst: Izgarada pişen bir çeşit sosis

   Flammkuchen: Peynirli bir çeşit pizza

    Brüsseler Parkı
Parkın içinde yer alan kafe, öğle yemeği için güzel bir adres. Enginar, risotto ve çeşitli salataları öneriyorlar.

     Beef Brothers ; Leziz bir Hamburger’in tadına varmak istiyorsanız, Foursquare’e göre de şehrin en iyileri arasında yer alan mekanı tercih edebilirsiniz. Self-servis konseptinde. Hamburgeriniz hazır olduğunda numaranız söyleniyor, o şekilde siparişini alıyorsunuz. Burgerin yanında mutlaka patateste söyleyin. Çünkü bildiğimiz klasik menü anlayışı yok, Shake Shack gibi. Özellikle Cuma-Cumartesi akşamları oldukça kalabalık oluyor, kapı önündeki kuyruk sizi yıldırmasın. Bu lezzet için biraz sıra beklemeye değer. Aachener Caddesi’nden geçerken karnınız aç ise burayı es geçmeyin.

     Max Stark ; Leziz et yemekleriyle öne çıkan bu birahanede Köln usulü bir şinitzel olan Jägerschnitzeli denenmeli diyorlar. 

     Papa Joe’s Biersalon ;  Haftanın her günü canlı caz müziği yapılan mekanda birayla beraber özellikle favori lezzeti, lahana,  patates ve sosisten yapılan Malzer-Teller’i denemeden dönmeyin diyorlar.

     Hallmackenreuther ; Belçika mahellesinde ki uğrak yerlerden biri.

    Metzgerei Schmitz ; Kahveyi yanında tatlıyla almak isterseniz iyi bir seçenek.

    Çocuksuz geldik, yorulmadık barlara gidelim derseniz ; Barracuda Bar, Alter Wartesaal, Herr Pimock, Studio 672, Sixpack, Grünfeld, Underground önerilen yerler arasında.

   “Köln’ü görmeyen Almanya’yı görmüş sayılmaz” sözünü söyleyen Romalılara tüm içtenliğimle katılıyorum. Tekrar gitmekte isterim….💘

FRANKFURT-Çürük Elma

Published by:

   IMG_0140Her şehrin size hissettirdiği kendince hoş özellikleri vardır. Frankfurt bunlardan biri değil bence.  😎     Şehri düşündüğümde aklımda kalan sadece (ki bunun şehrin kendisiyle ilgisi olmadığını sanıyorum,ama  belkide ilgilidir…buna siz karar verin artık🤓) Ahmet Haşim in bu şehirde yaşadığı hüzün.😒

   Ahmet Haşim , 1932 yılındaki Frankfurt seyahati sırasında Goethe nin evini ziyaret eder.Ve evin, yazarın anısını yaşatabilmek adına müzeye çevrilmiş olduğunu gördüğünde; Türkiye deki yazarlara gösterilmeyen saygının burada muhteşemliğine tanık olup çok şaşırarak; 

   “Goethe bugün ölmüş gibi, Avrupa’nın her köşesinden çelenkler gelmiş, hayret ettim. Ziyaretçiler, Faust’u yazdığı masadaki mürekkep izlerine büyülenmiş gibi bakıyor.” der.Ve bizlerin yüreğine bir sızı bırakır.IMG_0141

   Sanırım Ahmet Haşim in Frankfurt Seyahatnamesi Türk bir aydının Avrupa’da yaşadığı sıkıntıları anlatan en iyi örneklerden biri.  Şiirde önemli olan sözcüğün anlamı değil, şiir içinde ki söyleniş değeri diyerek;  tam kalbimden vuran hüzünlü şiirlerinden mi bilmem ama en azından benim için çok değerli olduğunu bilmelisin Ahmet Haşim😍

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…
Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki rûha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…

  Tüm bu hüzne rağmen şehri gezdim ve size de elimden geldiğince anlatacağım tabii ki…..IMG_0139

    Stuttgart la arası 210 km olan Frankfurt Almanya’nın finans ve kültür merkezi olup, Alman ve Avrupa Birliği Merkez Bankalarına da ev sahipliği yapmaktadır.Asıl ismi Frankfurt am Main (Main nehri etrafındaki Frankfurt) olan Frankfurt,  Avrupa’nın finans başkenti  (tüm bankaların burada şubesi bulunuyormuş) . Aynı zamanda Lufthansa’nın merkezi de sayıldığından Amerika’ya kalkan pek çok uçak için  bir aktarma noktasıdır.DSCN0961

  Eğer uçakla Rain-Main Havaalanı na inecekseniz;

Havalimanından ‘S8’ veya ‘S9’ binerek ana tren istasyonu Hauptbahnhof’a ulaşabilirsiniz. Taksi ile şehir merkezine gitmek isterseniz ortalama 25-30 Euro civarlarında tutmakta.

Taksilerde, taksimetre kilometre başı 2€ atıyor.  Taksi şehir içerisinde alternatif ulaşım araçlarından bir tanesi fakat raylı sistemler geniş bir ağa sahip olduğu için genelde gece tercih ediliyor.

Metro ve banliyö hatları birbirlerine bağlantılı olarak çalışıyor. “U” harfi U-bahn (Untergrundbahn) yani metroyu “S” harfi S-bahn banliyöyü, Strassenbahn ise tramwayı simgeliyor. Günlük bilet alarak (7 Euro) tüm toplu taşıma araçlarına binebilirsiniz. Gidilecek mesafeye bağlı olarak tek yön bilet fiyatları 2 Euro ile 4,65 €uro arasında değişiyor. Tek yön bilet Einzelfahrt , günlük bilet ise Tageskarte olarak geçiyor. Ulaşım araçlarına biletsiz bindiğinizde yakalanmanız durumunda 60 Euro ceza ödemek zorunda kalıyorsunuz hatırlatalım dedik.😀DSCN0956

    Bu arada plastik şişelerin neredeyse hepsi geri dönüşümlü. Bu yüzden aldığınız plastik şişeleri atmayın,  paranızı geri alabilirsiniz.    Evet artık gezmeye başlayalım ve eğer Frankfurtu gezmek için kaç gün gerekir derseniz ; iki gün yeterli derim.

   Otelimiz şehrin merkezine çok yakın olmamakla birlikte trafiğin yoğunluğundan cesaret edemeyip Zoo otelden merkeze yürüdük.

  Ve siz gezinize Hauptbahnhof’ta başlarsanız , tam kalbinden başlamış olursununuz.

   Römerberg Meydanı en ünlü meydanıDSCN0967

Buraya geldiğinizde resmen tarihte yolculuk etmiş gibi hissediyorsunuz. Oysaki beş dakikalık yürüme mesafesinde gökdelenler sizi bekliyor. 1IMG_5659Buradaki binalar 2. Dünya Savaşı’nda tamamen yıkılmış ve daha sonra restore edilerek günümüzdeki haline kavuşturulmuş.  DSCN0965Frankfurt’un idari merkezi tarihi yapılar, belediye binası, şehrin ana katedrali olan Frankfurt Katedrali , Adalet çeşmesi ve Nikolai kilisesi bu meydanda bulunuyor. DSCN0964Sivri çatılara, ahşap ön cephelere ve çok sayıda pencerelere sahip göz alıcı binaların yer aldığı meydan; kafeleri, restoranları ve hediyelik eşya dükkanları ile tam turistik bir yer. Ayrıca buradan gezilecek yerlere de kolayca ulaşılabiliniyor. Heidi hikayesinde geçen Clara’nın yaşadığı ev de bu bölgedeymiş.

  Frankfurt Katedrali IMG_0142

14. yüzyılda ait olan ve gotik mimari tarzda inşa edilen Frankfurt Katedrali (Cathedral of St Bartholomeu), Römer Meydanı’nda ihtişamlı bir şekilde sizi karşılıyor. DSCN097495 metrelik yükseklikteki bir kuleye sahip olan katedralin en tepesine kadar çıkarak katedralden şehir manzarasını seyredebilirsiniz.Giriş 3 euro. Ben çok anlamlı bulmadım tırmanmayı😋DSCN0973

   PalmengartenIMG_0144

1871 yılında özel olarak yapılan ve dünyanın dört bir yanından getirilmiş çok sayıda özel bitkiye ev sahipliği yapan botanik bahçesinde dev bir suni göl var

   St Paul KilisesiDSCN0958

1848 yılında kırmızı kum taşından inşa edilen St Paul Kilisesi (Paulskirche), Alman parlamentosunun ilk buluşma yeri ve ilk anayasasının oluşturduğu yer olduğu için Almanya’da önemli bir siyasi simge  sayılıyor. DSCN0960Neoklasik mimari tarzı ile dikkatleri üzerine çeken yapı ve Frankfurt’un hem dini hem de siyasal kültürü hakkında bilgi vermesi açısından görülebilinir.DSCN0962

  Nehir kenarında kurulu her şehrin ünlü bir köprüsü oluyor ya işte Frankfurt’un ki de  Eiserner Köprüsü :DSCN0981

1868-1869 yılları arasında inşa edilen ve Römberg ile Sachsenhausen bölgelerini birbirine bağlayan Eiserner Köprüsü (Eiserner Steg),Main nehrinin üzerindeki Eisener Steg köprüsünün bir yanı tarihi binalarıyla sizi geçmişe götürürken bir yanı da modern binalar ve gökdelenlerle geleceğe açılan bir pencere sanki… Frankfurt manzarasını büyük ölçüde görebileceğiniz noktalar arasında yer alıyor. Araç trafiğine tamamen kapalı olan tarihi demir köprüde rahatlıkla şehrin fotoğraflarını çekebilirsiniz.pek çok şehirden aşina olduğumuz üzere kilitler bulunmakta.DSCN0977

Cumartesi günleri de nehir kenarında pazar kuruluyor bunu da not olarak alın.

  Alte OperIMG_0145

İlk olarak 1880 yılında yapılan Alte Oper (Eski Opera Binası) 1944 yılındaki 2.Dünya Savaşı’nda zarar gördüğü için 1970’lerde restore edilerek bugünkü haline getiriliyor. Günümüzde  kongre, sergi, konser, müzikal ve şov gibi çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapan eski opera binasında müzik dinlemek isterseniz, gitmeden önce etkinlik programını inceleyebilirsiniz.

   Johan Wolfhang Goethe‘nin doğup büyüdüğü 16. yüzyıldan kalma ev: IMG_0146Frankfurt’un Grosser Hirschgrabern caddesi 23-25 numarada yer alıyor. Goethe, bu evde 1749’da dünyaya gelmiş. Burası için en az 1 saatinizi ayırın diyorlar. Evin bahçesi ve içindeki kütüphaneyi mutlaka görmeliymişiz. IMG_0148Ev ünlü Zeil caddesinin hemen yanında olduğu için rahatlıkla ulaşılabilir. Hauptwache istasyonuna da 5-10 dakikalık yürüme mesafesinde. Goethe House’a giriş 5 Euro olup Hauptwache istasyonuna da 5-10 dakikalık yürüme mesafesinde. IMG_0147

  Doğu Batı Divanı Eseri ile Mevlana dahil bir çok İslam şairlerini batıya tanıtmaya çalışmış olması , Goethe nin yerini bende diğer Batılı şairlere göre farklı kılıyor .Belkide Selçuklu soyundan gelmiş olması daha yakın hissettiriyor bilemiyorum ama bunların hiç biri olmasa da şu dizelerin hissettirdikleri yeter zaten❤️

Mülkiyet:
Biliyorum ki ben,
Ruhumdan akıp gelmek isteyen düşünceler
dışında,
Hiçbir şeye sahip değilim.
Biliyorum ki ben,
Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım
anlar dışında,
Hiçbir şeye sahip değilim.IMG_0138

Goethe insanın  şeytan Mefistoles ile giriştiği mücadeleyi anlatan ünlü eseri Faust’u burada kaleme almış. Faust, Goethe’nin neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamladığı bir yapıttır. Urfaust adıyla onsekiz yaşında başladığı oyunu, Faust I ve Faust II adıyla iki büyük bölüm halinde yazarak seksen üç yaşında ölümünden bir yıl kadar bir süre önce bitirebilmiştir.Masanın üzerindeki o mürekkep damlalarını görmek için şimdiden sabırsızlandığınızı  hissediyorum😊

   Börsenplatz  yani Frankfurt Menkul Kıymetler Borsası buradadır. IMG_0150Burası Avrupa’nın Londra’dan sonra en büyük borsasıdır. Borsanın önünde tıpkı Wall Street’te olduğu gibi boğa ve ayı heykeli bulunmakta. Ben bunun anlamını bilmiyordum. Ekonomiyle aramın hiç iyi olmamasından sanırım. Boğaların boynuzları ile  her şeyi yukarı kaldırması inancından dolayı; boğa piyasası gelecek hakkındaki iyimserliği belirtmekteymiş.  Ayı piyasası ise tam tersiymiş.  

   2000 yılında açılan ve 200 metre yüksekliği ile Frankfurt’un en yüksek binası ünvanına sahip olan Main Tower, main-tower-signature_hres_webşehrin manzarasını en iyi şekilde seyredebileceğiniz teras ve gözetleme kulesi ile fark ediliyor. Manzara gözetleme kulesine çıkmak için 6,5 Euro ödemeniz gerekiyor tabii ki. Cuma-cumartesi akşam 21:00 a kadar açık. Ayrıca binada bulunan restoranlarda yemek yiyebilir ve bar kısmında bir şeyler içebilirsiniz isterseniz.DSCN0980

  Zamanınız kısıtlıysa şehri üstü açık otobüslerle gezebilirsiniz (Hop On-Hop Off turu) . Yaklaşık bir saat süren turda dilediğiniz yerde inip sonra sıradaki otobüse tekrar binme imkanınız mevcut. Sabah 10.00 ile öğleden sonra 17.30 arası yapabileceğiniz bu tur kişi başı 16,50 Euro. Duraklarından biri Hauptbahnhof istasyonu mesela.

    Çok sayıda ünlü mağazanın, restoranın, kafenin bulunduğu Zeil Caddesi,DSCN0826 Frankfurt’un en önemli ve hareketli caddesi olarak biliniyor. Alışveriş yapmak isteyenler için son derece uygun olan caddede, alışveriş merkezlerini en önemlisi My Zeil gezebilir, yorgunluğunuzu ise cadde üzerinde bulunan kafelerde ve restoranlarda atabilirsiniz.DSCN0953

   Alışveriş yapmak için ideal olan şehrin en önemli lüks alışveriş caddesi Goethestrasse‘de dünyaca ünlü pahalı markalara ait mağazaları bulabilirsiniz. Tasarımcılara ait butiklerin ve seçkin mağazaların sıra sıra dizildiği caddede, ünlü modacıların tasarladıkları eşyaları da görebilirsiniz.DSCN0954

     Eğer outlet alışverişi seviyorsanız ve Michael Kors, CK, Coach, Escada, Furla, Longchamp, Pepe Jeans, Samsonite gibi lüks markaların ürünlerini %60’a varan indirimlerle almak için  adres: Wertheim Village. Frankfurt’a 40 dakika mesafedeki bu outlete trenle gidebilirsiniz. Pazartesiden Cuma’ya dek sabah 10.00- akşam 20.00 saatleri arasında açık olan outlette ayrıca tax-free alışveriş imkanı da mümkün.

   1991 yılında açılan Çağdaş Sanatlar Müzesi (Museum für Moderne Kunst), Frankfurt_am_Main_-_Museum_für_Moderne_Kunst_BrauchbachstraßeFrankfurt’un önemli kültür merkezleri arasında bulunuyor.

   1858 yılında kurulan ve 4500‘den fazla hayvanın bulunan Almanya’nın en eski ikinci hayvanat bahçesi  Frankfurt Zoological Garden,indir doğa meraklıları ve hayvan severler için cennet denilebilecek yemyeşil alanı ile görülebilir.

   Sachsenhausen‘de bulunan ve müzelerin yoğun olarak bulunduğu bir bölge olan Museumsufer, tarih ve sanat meraklıları için.

   1904 -1907 yılları arasında inşa edilen ve Frankfut’un en büyük doğa müzesi olan Senckenberg Müzesi (Senckenberg Natural History Museum),indir (1) geniş bir dinozor iskeleti koleksiyonu ile ziyaretçilerini karşılıyor. Avrupa’nın en büyük dinozor sergisine sahip olan doğa müzesinde aynı zamanda dünyadaki yaklaşık 2000 çeşit kuştan oluşturulmuş büyük bir koleksiyon da sergileniyor.images

   Eğer Frankfurt’ta uzun süreniz varsa mutlaka UNESCO Dünya Mirasları Listesinde bulunan Ren Vadisine gidin diyorlar. indir (2)Tren veya tekneyle ulaşabiliniyormuş. Muhteşem kaleler,şatolar ve sevimli kasabaları görmek isterdim doğrusu .☹️ Kısmet başka bir zamana belkide😊

   Dünya’nın en büyük fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı, images (1)Ekim ayında milyonlarca kişi tarafından ziyaret ediliyor. İlk fuar matbaanın bulunuşundan kısa bir süre sonra 1454 de yapılmış. Denk getirebilirseniz gezinizi muhteşem olur değil mi?

   Neler,nerelerde yenir içilir?

  İçerisine bira katılarak yapılan ‘Ekşi Lahana’yı da (Sauerkraut) tadılabilinir.

  Frankfurter ; bildiğimiz sosisin daha büyüğü, domuz ve veya dana eti sosis ve patates yeşil sos ile (Grune Sobe)

   Ekmek arası, ızgara sosis istiyorsanız, sığır etinden yapılan Zindswurst’u deneyebilirsiniz.

  Kaffee Wackers  :
Goethe nin evinin yakınlarında .Önünde hep kuyruk olan kafeyi görünce anlıyorsunuz. Çekilmiş kahvede satıyorlar almak isterseniz.

  Apfelwein Dax  : Adres Willemerstraße 11, 60594

  Apfelwein Wagner

  Apfelwein Solzer  : Frankfurt usulü şinitzel yenebilir. Ne içmelisiniz tabi ki Apfelwein.

  Fichte Kraenzi   : Geleneksel içkilerinden olan Mispelchen tadılabilinir.Muşmula ile alkolün birlikteliği bana cazip gelmedi.

  The Anglo Irish Pub   : Şehrin tarih kokan sokaklarından birinde yer alan Frankfurt’un en iyi Irish pub’ı.

   Steinernes Haus, Maingau Stuben, Leib und Seele  Restaurantları gidilebilinir.

   Hauptwache’de Cafe hauptwache  : yemek için güzel mekanlardan. Ortalama 20-25 € civarlarında bir ücrete yemek yiyebilirsiniz.

  Eğer tercihiniz iyi bir et yemekse yine Hauptwache’de bulunan Maredo’yu tercih edebilirsiniz. Burada da iyi bir et yemeğini ortalama 25-30 Euro arası yiyebilirsiniz

  1479 yılından bu yana dek geleneksel yemeklerden oluşan yerli mutfağını misafirleri ile buluşturan Haus Wertheym, Frankfurt’un popüler restoranları arasında yer alıyor. Her gün sabah 11.00 gece 23.00 saatleri arasında açık. Tarihi otantik bir yerde bir şeyler atıştırıp içmek isterseniz eğer iyi bir seçenek. Burasının 2. Dünya Savaşı’nda nadir ayakta kalan yapılardan birisi olduğunu belirtmekte fayda var.

   Maredo Steak Restaurant

  Bitter&Zart: Braubachstrasse 14 numarada harika bir çikolatacı. Karamelli, üzümlü, çilekli, deniz tuzlu çikolatalar, renk renk şekerler ve drajeler .

  Margarete Cafe:  İsterseniz sabah kahvaltısı için, isterseniz öğlen bir şeyler atıştırmak için.

   Zeit für Brot: ‘Ekmek zamanı’ anlamına gelen bir ismi var bu kafenin. Burada satılan her ürün organik malzemelerle yapılıyor. En güzel tarafı ise, günün sonunda satılmayan her ürün evsizlere veriliyor. Elbette kahvaltı için en popular mekanlardan biri (www.zeitfurbrot.com)

  İimori: Burası doğu ile batının buluştuğu bir pastane. Aslında bir Japon pastanesi ancak Şık bir kafe.  Kafenin dışında, üst kata Japon restoranı da hizmet veriyor.

   Don Menü 

   Café Maingold: Eğer Zeil’de alışveriş turuna çıktıysanız, kısa bir mola vermek ya da açlığınızı gidermek için burayı deneyebilirsiniz diyorlar. Tapas ve basit Alman mutfağı – sosis ve patates salatası – sunan bu kafenin art deco dekorasyonu da güzelmiş .(www.cafe-maingold.de)

   Backerei Hans: Tam buğdaylı, çavdarlı, tahıllı ekmekler, sandviçler, ev yapımı reçeller… 

  Lodge Kronberg: Şehir merkezine 15-20 dakika kadar uzakta olsa da eğer ailece Frankfurt’a gidiyorsanız, bu restoranda mutlaka yemek yemelisiniz. Neden mi? Restoranın kendi hayvanat bahçesi var. Burada hayvanlar siz yemek yerken açık alanda geziniyor. Restoran harika et yemekleri servis ediyor. Başlangıçları da en az ana yemekler kadar doyurucu.

   Gibson, ZouZou, Cafe Barcelona, Helium, Wullie Games, Cooky’s, Velvet Club, Batschkapp ve Nachtleben gece dışarı çıkıldığında gidilebilecek mekanlar arasında.DSCN0978

     Frankfurt’u anlatmaya Ahmet Haşim ile başlamıştım ve de onunla bitirmek istiyorum.Neden derseniz; 

   Ahmet Haşim’in ”büyük ama çürük bir elma” olarak nitelendirdiği şehir için ; “Frankfurt gecelerinin karanlığı kadar fakir bir karanlık bilmiyorum. Kahveler yeknesaktır, kabareler soğuk ve tenhadır. Varyete tiyatroları eğlencesizdir, dansingler tatsızdır, sinemalar ise lisan bilmeyen bir adam için bir takım ahmakça resimlerin birbirini izlediği bir sinir ve iç sıkıntısı yeridir…”sözleriyle söylemek istediklerimi başka bir zaman diliminde söyleyerek , onun hissettiklerini bu şehir için öğrendiğim de;  içimde sanki bu şehre karşı haksızlık ediyormuşum hissi , daldan ansızın ürkerek kaçan karga sürüleri gibi ,ruhumu terk etti .

 

     Çok şükür Köln e doğru yola çıktık…

Araç çubuğuna atla