web analytics

Tag Archives: nereler gezilir

KÖLN-BİSİKLETLE GELEN HUZUR

Published by:

   22e9483771014cb6685f275666d485aaYaklaşık 7 yıl önce gittiğim Brugge gezisi sonrası (henüz bu geziyi size anlatmadım 🙂 ),  Köln havaalanınından kalkacak uçağımıza binmek için şehirden geçerken uzaktan gördüğüm ; Dom katedralinin muhteşem,  heybetli duruşu beni büyülemişti . Ve o gün,  mutlaka bu şehir için özel olarak gelmeliyim demiştim. Kalkışma sonrası memurların yıllık izinlerini kullanabilecekleri açıklanır açıklanmaz,  oğlumun Gamescom fuarına gitmek isteği ile Köln e gidebilme olasılığı,  beni işte bu yüzden daha çok heyecanlandırdı ve Stuttgart gezi notlarında bahsettiğim gibi tüm imkansızlıklara rağmen   Alamanya turumuzu başlattık. 😎DSCN0991

    İşte şimdi turumuzun son durağı olan ; Almanyanın dördüncü ama en çok Türk nüfusuna sahip ikinci şehri Kölndeyiz.😍DSCN0996

    Şehir M.S. 50 yılında Roma imparatoru Cladius tarafından koloni olarak kurulmuş. İmparator Claudius kente eşi İmparatoriçe Agrippina’nın adını vermiş, böylece koloni M.S. 425 yılına dek Colonia Claudia Ara Agrippinensium (kısaca CCAA) olarak anılmıştır. Daha sonra buraya Latince Koloni anlamını taşıyan Colonia denmiştir diyenlerin yanında ;DSCN0995

  Cologne ve Kolonya adının oluşumunda bana göre 😂 esas neden , “eau admirable” (Hayranlık uyandıran su) ismiyle üretilen kokunun burada bulunuşu.DSCN0993

   “Eau de Cologne” “Köln Suyu” demekmiş.  Köln’de ” Kolonyayı  ilk defa 1690’da  Jean Paul Feminis adlı bir seyyar satıcı yapmış. Bu şahıs kolonyayı yaptığı reçeteyi Giovanni Antonio Farina adlı birisine bırakıyor, o da yeğeni Giovanni Maria Farina’ya veriyor.Ve Giovanni Maria kolonya yapımı üzerinde çalışarak  “hoş lavanta suyu” adıyla ilk kolonyayı yapıyor.Köln Tıp Fakültesi’nin bu kokuyu tıbbi ürün olarak onaylamasının ardından da kolonya Avrupa da yaygınlaşıyor.471oriw_aedc__49

   4711 ismindeki kolonya markası bizim alıştığımız kolonyalardan farklı olmasa da, marka savaş döneminde, 4711 numaralı adreste üretim yaptığından ismini buradan almasıyla ilginç. Hikayesi sizi de cezbedip almak isterseniz eğer Köln Katedralinin karşısında ufak bir mağazası var.IMG_4054

   18. yüzyıl sonlarına doğru Fransız, sonrasında da Prusya egemenliğine giren şehir, 1. Dünya Savaşı’nda zarar görmemiş ama. 2. Dünya Savaşında  büyük hasar almış. Neredeyse tamamı zarar gören şehir, savaşın ardından hızla gelişmeye ve büyümeye devam etmiş.

    Direk uçuşunuz Köln e ise, Şehir merkezine 20 km mesafede olan Uluslararası Köln/Bonn Havalimanına ineceksiniz. Birbirine bağlı iki farklı terminalden oluşan havalimanından şehre ulaşmak için treni kullanabilirsiniz. Havalimanının içinden geçerek ulaşabileceğiniz ICE tren istasyonundan bineceğiniz trenle 12 dakikada şehir merkezine varabilirsiniz. Terminalden merkeze ayrıca otobüsle de ulaşım sağlayabilirsiniz. Yada,  daha rahat ve hızlı bir yolculuk için seçiminizi taksilerden yana kullanabilirsiniz.

  Şehir içi dolaşmak istediğiniz de ; Köln’de son derece gelişmiş bir tren ağı bulunduğundan  tramvay, metro ve banliyö trenlerini kullanabilirsiniz. Bilet ücreti 2.80 euro.DSCN1007

 Köln fuarlar ve festivaller şehri . Zaten daha önce bahsettiğim üzere bizde bilgisayar oyunları fuarı için buradaydık. Gamescom Avrupanın en büyük oyun fuarı. IMG_4065  Ve bizim gittiğimiz yılın özelliği de; bu yıl ki partner ülke Türkiye idi ve en büyük stand alanı bizim ülkemize aitti.IMG_4057Ben fuar alanına girmedim , hem ilgi alanım değildi hemde  son anda yola çıkabildiğimiz için , fuar giriş biletlerini de önceden alamadığımızdan neredeyse on katı bir fiyata karaborsadan aldık.😭Sonuç olarak baba oğul birlikte katıldılar bende kendimi şehrin ara sokaklarına attım. 😍 IMG_4052  Tabi ki  fuardan dolayı şehir muhteşem kalabalıktı.Son anda ayarlama yapmak zorunda oluşumuzun getirdiği sıkıntılardan biride otellerde yer bulma konusundaydı.Ve  yer bulamadık ama bu konularda muhteşem becerikli olan eşim bize küçük, sevimli bir ev ayarladı. 

köln deki evimizin balkonu

Köln deki evimizin balkonu

 

Ne şirin bir balkon değil mi?

Ne şirin bir balkon değil mi?

Önceleri bu fikir hoşumuza gitmedi fakat daha sonra birden kendimizi o şehirde yaşıyormuş hissine kaptırdık ve bu his farklı bir mutluluk verdi bize. Mevsimin yaz oluşunun da bu mutlulukta  önemli bir payı var sanırım. Kış aylarında aynı duyguları yaşar mıydık bilemiyorum. 😜

Fuar için gelenleri akşamları eğlendirmeyi ihmal etmediler

Fuar için gelenleri akşamları eğlendirmeyi ihmal etmediler

   Şehirde dar sokakların sayısı oldukça fazla. Bu da zaman zaman otomobille ulaşımı zorlaştırabilir. Bu sebeple yerliler genelde şehir içinde bisiklet kullanıyor. Bu şehri sevme nedenlerimden bir tanesi de işte bu.. İnsanlar okuluna, işine giderken bisiklet kullanıyor. DSCN0998   Trafik bu yüzden rahat, bayanlar mini etekleriyle gayet şık işe gidiyorlar; kimse rahatsız etmiyor.Ülkemin bu yönde giderek gerilediği dönemlerde iç çekerek baktım bu manzaralara…Neyse kedinin uzanamadığı ciğere mundar demesi gibi; bisiklet yoluna taşmadan  kaldırımlarda yürümek,  bizim (en azından benim için) sıkıntı oluşturdu.Türklüğümüze laf getirmemek için biraz gerildim😂 Gel de ülkendeki bu rahatı arama….

  11. ayın 11 inde saat 11 de başlayan Köln Karnavalı diğer adıyla Beşinci mevsim Karnavalı 18 Şubata kadar devam eden büyük ve eğlenceli bir karnaval.Farklı kostümlerle beşinci mevsimin gelişini kutlayan insanlarla bir arada olmak ne kadar güzel olurdu değil mi…

   Crazy days, Weinwoche, Romanische sommer, Köln Bücherherbst diğer önemli festivallerindem…

     Evet artık şehri gezmeye başlayalım; tabi ki en ünlü yapısıyla…DSCN1005

     Eyfel Kulesi tamamlanmadan önce Avrupa nın en yüksek kulesi olan, kentin en ünlü yapısı , inşaatı tam 632 yılda tamamlanmış gotik tarzdaki çift (“Aziz Piyer” ve “Meryem” isimli )  kuleli Köln Katedrali (Kölner Dom)’dir. Ve 7 bin m² alanda, 157 metreyi bulan yüksekliği ile 1996 yılında; UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır. 2004 yılında ise, yapı, görsel anlamda, çevresine inşa edilen yüksek binalar nedeniyle, tehlike altındaki dünya mirası listesine dahil edilmiş. Ancak, katedral yakınında ve çevresinde inşa edilen binaların yüksekliklerinin ayarlanmasının ardından, bu durum, 2006 yılında iptal edilmiştir. sonuç olarak UNESCO tarafından alınan önlemler ile, günümüzde katedral çevresinde yüksek binalar yapılmasına izin verilmiyor.DSCN1013

   Almanya’nın ikinci, dünyanın en büyük üçüncü kilisesi olan Köln Katedralinin, inşaatı 1248 yılında başlamış,  yüzyıllar boyuncada  parasızlıktan bir türlü bitirilememiş. En sonunda Prusya Kralının birisi daha fazla dayanamamış ki , ayırdığı kaynakla 1880 yılında nihayet tamamlanmış. Bitmiş bitmesine de bu sefer daha önceden yapılan yerler kararmış, hadi onları temizleyelim derken etrafında neredeyse yılın her zamanı iskeleler,  eksik olmuyormuş. Gerçi halen pek çok noktası kapkara ama bu onun ihtişamına gölge düşürmüyor bence. 2. Dünya Savaşı sırasında yağan asit yağmurlarından karardığını söyleyenlerde var ama sonuçta o karalığın verdiği ürkütücü büyüklük hissi muhteşem. 2050 yılında restorasyon çalışmaları sonucu beyaz renge bürünecekmiş. Biz görür müyüz bilemem…kısmet..DSCN1015

   1922 yılında, 24 tonluk, Petersglocke denilen ve dünyanın en büyük sallanan çanı olan, çan eklenmiş.Yapının uzunluğu: 144.5 metre ve genişliği: 86.5 metredir. Yapının bulunduğu yerde, daha önce, 4’ncü yüzyılda inşa edilen Roma tapınağı bulunduğu ve bunun 1248 yılında yandığı söyleniyor. Yapı tamamlandığında: İmparator I. Wilhelm tarafından kutsanmıştır. 18 Ağustos 2005 tarihinde ise, Papa Benedict tarafından katedral ziyaret edilmiştir.

   Kent merkezindeki Merkez Gar’ın hemen yanında yer alan yapı yıl içerisinde konserlere ve gösterilere ev sahipliği yapıyor.Bizim gezdiğimiz akşamda Katedral için özel bir gündü.İnsanlar çok şık giyinmişler ve ..

   Hemen katedralin önündeki meydanda Haç Çiçeği modelinde bir anıt bulunuyor. Açıklayıcı tabelalardan birisinin Türkçe ve anıtın, Katedralin 1880 yılında tamamlanması anısına dikildiği, orijinalinin katedralin tepesinde olduğu yazıyor. Yine anıtın biraz ilerisinde 50 yılından kalma tarihi bir Roma kapısının kalıntıları bulunuyor. DSCN1014

   Katedralin içinden 98 metre yükseklikteki, seyir platformuna çıkmak için 510 basamak tırmanmak gerekiyor, Ren nehrinin hakim olduğu, muhteşem bir şehir manzarası izlemek güzel olur. Ancak, sağlık sorunu olanlar dikkatli olsun derim,  çünkü dar merdivenler bir türlü bitmek bilmiyor. Ama, çıkmayı düşünürseniz, kısa molalar vererek çıkabilirsiniz. Yalnız tepesine geldiğinizde ,merdivenlerin bitiminde. Türk imzasının buraya da  atılmış olduğunu göreceksiniz.🤔 Bu arada, kuleye çıkış, 4 euro.koln-katedrali_31762

   Yapının içinde, çok değerli sanat eserleri bulunmaktadır. Bunların başında: 1350 m. karelik vitraylar gelmektedir. Bu vitrayların çoğunda: İncil’den alınma hikayeler betimlenmiştir. 25 Ağustos 2007 tarihinde, güney cephedeki 113 m. karelik vitray pencere: Alman sanatçı Gerhart Richter tarafından yapılmıştır. Bu muhteşem eser: 11.500 tane, aynı büyüklükteki renkli parçalardan oluşmaktadır ve bilgisayar tarafından düzenlenmiştir.Katedrali korumak için Almanlar 70 kişilik bir ekip kurmuşlar.Bakımı sürekli devam ediyor bu şekilde.IMG_9708

   Ayrıca, iç bölümdeki; 1164 yılında, İmparator I. Friedrich Barbarossa tarafından şehre getirilen; üç kralın kemiklerin bulunduğu bölüm: en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir. Bu dini kalıntılar: İtalya-Milan şehrindeki St. Eustorgio Bazilikasından alınmıştır. Bu kalıntılar, büyük bir dini öneme sahiptir. Burada, kalıntılar: yaldızlı bir lahit içinde muhafaza edilmektedir. Bu lahit içindeki sandık: 13’ncü yüzyıldan kalmadır ve Batı dünyasının en büyük kutsal emanetleri içinde saklanmaktadır.

   “Hazineler” bölümü  de ücretli. Bunlar için tek başına 4 €, hem hazineler hem de kule için kombine bilet 5 € . 

   Köln Katedrali’ne yürüyerek birkaç dakika uzaklıktaki Roma-Germen Müzesi;DSCN1004

      Şehrin üzerine kurulduğu Roma yerleşimine ait arkeolojik eserlere ev sahipliği yapıyor. 1974 yılından itibaren şu anki binasında ziyaretçilerini ağırlayan müzedeki eserlerin tarihi paleolitik döneme kadar uzanıyor. Pazartesi hariç haftanın her günü ziyaret edilebilen müzede Roma döneminden cam ve seramikler, Germen döneminden mücevherler ve anıt mezar görülmesi gereken eserler olarak öne çıkıyor.

       Hemen yanında ki Ludwig Müzesi;

DEU, Köln, 16.12.2008, Museum Ludwig, Köln Architekten: Busmann + Haberer, Köln Fertigstellung 1986: [©(c)Tomas Riehle/artur architekturbilder agentur, Tel. +49 201 89 09 390, info@arturimages.com; Veroeffentlichung nur gegen Honorar, Urhebervermerk und Beleg / permission required for reproduction, mention of copyright, complimentary copy; Bankverbindung / bank account and sorting code: Postbank Koeln, Konto 3582 05 03, BLZ 370 100 50; IBAN: DE 63 3701 0050 0035 8205 03, BIC: PBNKDEFF, U.St.ID / V.A.T.: DE 811 983 492]

      Çikolata üreticisi Peter Ludwig’in kişisel koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. 1976 yılında Wallraf-Richartz Müzesi’nden bağımsız olarak açılan müzede sergilenen eserler arasında Picasso, Andy Warhol ve Roy Lichtenstein’a ait çalışmalar öne çıkıyor. 10.00-16.00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz müze pazartesi hariç haftanın her günü açık tutuluyor.

        Alter Markt (Eski Meydan)IMG_3951

      Adından da anlaşılacağı gibi Köln’ün en eski meydanı. Tarihi Köln bu bölgede yer alıyor. Meydanın bir tarafında renkli, az katlı ve küçük ortaçağ evlerini andıran yapılar var.IMG_3952 Çok hoş görünüyor. Burası aynı zamanda Köln’ün gece hayatının da kalbinin attığı yer. Ara sokaklarda onlarca bar, restoran ve kafe var.IMG_3950  Meydanın bir diğer özelliği de meşhur Köln Karnavalının her yıl 11. Ayın 11. Günü saat 11.11’de burada başlaması. Ondan sonra şehir Şubat ayındaki büyük finale kadar ara ara kopma noktasına geliyormuş.

     Old Town 

Tarihi Köln bu bölgede yer alıyor. Köln’de bulunmaktan en keyif aldığım yerlerden biri burası. Köln Katedrali’nden yürüyerek ulaşabileceğiniz bu bölge tam Ren Nehri’nin kenarında kalıyor.IMG_3941   Burada bulunan sevimli ve renkli binalar insanın içini açıyor. Bizim gibi arada gezmeye mola vermek isteyenler için de cafe-restoran bakımından da tam bir cennet.  Bir yanınızda eski tarih kokan rengarenk  binalar, diğer tarafınızda ren nehri…IMG_3940

    Meydanın tam ortasında  General Jan-Von-Werth Heykeli bulunuyor.640px-Jan_Werth_Brunnen_Alter_Markt_Köln_672-vd    Benim gibi cahil olup kim bu adam ya derseniz…. Jan’ın popülaritesi askerliğinden ziyade bir aşk hikayesinden geliyor: Jan, gençliğinde başkalarının çiftliklerinde işçi olarak çalıştığı dönemde Griet adında güzel bir kızı sevmiş. Evlenme teklif etmiş ama çok fakir olduğu için Griet bu işçi parçasına yüz vermemiş. Jan yıkılmış bir şekilde şehri terk etmiş. Bu arada yıllar geçmiş, Griet bir türlü aradığı varlıklı kocayı bulamamış. Griet’in yıllara direnemediği dönemde bir gün “General Werth, çok yaşa” nidalarıyla atının üstünde şehre giren Jan artık popüler, saygın, zengin ama evliymiş. Hiçbir şeyin farkında olmayan Griet’te Jan’ı selamlarken Jan O’nu tanımış ve “ah, Griet, kim derdi ki böyle olacak?” demiş. Onu sesinden tanıyan Griet’in ağzından ise sadece “ah, bilebilseydim…” sözcükleri dökülmüş.😂Bu tür hikayeler ders çıkarmak adına önemli sanırım…

    Meydanın bir tarafında yükselen kule ise Belediye Sarayı (Town Hall-Kölner Rathaus).Koeln_Altstadt_Nord_Historisches_Rathaus_Rathausplatz_Rathauslaube_114

   12. yüzyıla tarihlenen binanın ön cephesinin görüntüsü harika. Sanki iç içe geçmiş balkonlar var binada. Bina Almanya’da fiilen kullanılan en eski Belediye Binası olma özelliğini taşıyormuş.
IMG_3946

     Şehre ayrı bir güzellik katan Ren Nehri, kentin tam ortasından geçmekte. Ve her iki yakasını  birbirine bağlayan sekiz adet köprüyle tablo gibi görünüm katmakta şehre…Bu köprülerden en ünlüsü Hohenzollern köprüsüdür.koeln-bruecke-2010

      Başlangıçta: 1907-1911 yılları arasında yapılan ve “katedral köprüsü” olarak isimlendirilen köprü üzerinden, yalnızca demiryolu geçmekte iken, 1945 yılında bu köprü yıkılmış ve sonra ki yapılanmada, köprü üzerinden hem demiryolu ve hem de yaya yolu geçirilmiştir. II. Dünya savaşı sırasında yapılan bombardıman sırasında, köprü ağır hasar görmemiştir. Ancak, 6 Mart 1945 tarihinde, müttefikler tarafından Köln şehrine saldırı başlayınca, köprü, Alman mühendisler tarafından havaya uçurulmuştur. Savaştan sonra ise, 8 Mayıs 1948 tarihinde, köprü yeniden açılmıştır. 1980 yılında ise, büyük bir onarım geçirmiştir.

love locks, Hohenzollern bridge, Cologne Cathedral, Cologne, Koeln, Rhineland, North Rhine-Westphalia, Germany / Köln

  410 metre uzunluğunda ki bu köprü ; Almanya’nın en yoğun kullanılan demiryolu köprüsüdür. Köprüden, düzenli olarak günde 1200 tren geçerek, Ren nehrinin diğer tarafında bulunan Avrupa şehirleriyle, Köln şehri arasında bir bağlantı kurar. Özellikle geceleri manzarası harika.  Buraya gelen çiftler yanlarında getirdikleri  kilitleri köprüye asıyor, anahtarını nehre atıyorlar ve aşklarının sonsuz olacaklarına inanıyorlar.😍IMG_3945

      Şehrin ayakta kalan üç giriş kapısından birisi olan Eigelsteintor,


Eigelsteintor    13. yüzyılda inşa edilmiş. Birbirine yapışık iki kulesi bulunan kapının şehir tarafında bir elinde kalkan bir elinde mızrak ve anahtar bulunan bir figür var.images (6)   Bu figür, antik Roma dönemindeki dört önemli karakterden birisi olan çiftçiyi simgeliyormuş.  Daha çok şövalye gibi duruyor ama neyse. Zaten orijinali de Şehir Müzesindeymiş. 

    Çikolatayı seven gezginlerin mutlaka uğradığı Çikolata Müzesi (Imhoff Schokoladenmuseum)DSCN1000

   Katedrale ve daha önce sizlere anlattığım müzelere oldukça yakın . 1993 yılında, Dr. Hans Imhoff’un mali desteği ile kurulmuş olan müze nehir kıyısında ve eşsiz bir manzaraya sahip. DSCN1001Kakao çekirdeğinden başlayarak çikolatanın yapımına ve tarihçesine ait bilgileri uygulamalı olarak görebileceğiniz müzenin giriş ücreti 8 Euro.DSCN0999   Ayrıca müze içerisinde hediyelik ürünler alabileceğiniz bir dükkân ve kafe bulunuyor.

   Köln’deki üç büyük müzeden birisi olarak anılan Wallraf-RichartzWallraf-Richartz-Museum-and-Fondation-Corboud-Cologne-Köln-350x233

    Tarihi 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzanıyor. Tasarımını Oswald Mathias Ungers’in yaptığı binasında 2001 yılından beri ziyaretçilerini ağırlayan güzel sanatlar müzesi, Köln Belediye Binası’nın hemen yanında yer alıyor. İsviçreli koleksiyoncu Gérard Corboud’un yaptığı koleksiyon bağışı nedeniyle adına “Fondation Corboud” eklenen müzede gotik, Rönesans, barok ve empresyonist akımlarına ait eserler sergileniyor.

     İhtişamlı kulesi ile dikkat çeken yapı Eski Kent sınırları içerisinde. Köln Katedrali tamamlanana kadar şehrin en heybetli binası olan Gross St. MartinIMG_3948

    İlk olarak 1150-1250 yılları arasında inşa edilmiş. Ancak St. Martinus’a adanmış olan kilise şehirdeki birçok yapı gibi 2. Dünya Savaşı sırasında hasar görmüş ve 1985 yılına kadar süren yenileme sürecinden sonra ziyarete açılmış.IMG_3947

     Eski Kent içerisindeki caddenin tarihi Roma dönemine kadar uzanıyor. Şehrin en eski ve işlek caddesi olan Hohe Strasse,   Alışveriş meraklılarının oldukça hoşuna gidecek bir yer. Zira Ren Nehri’ne paralel uzanan Hohe Caddesi üzerinde dünyaca ünlü markaların mağazalarının yanı sıra uygun fiyatlı hediyelikler satan dükkânlara rastlamak mümkün.

   Schildergasse,IMG_3954    Tatilcilerin Köln gezilecek yerler listelerine ekledikleri bir diğer alışveriş cenneti. Hohe’den sonra şehrin ikinci en eski caddesi olarak bilinen Schildergasse, başta giyim ve ayakkabı mağazaları olmak üzere parfüm, spor ürünleri ve cep telefonu satan dükkânlara ev sahipliği yapıyor. İsmi “kalkan” kelimesinden gelen popüler cadde üzerinde mağazaların yanı sıra St. Antonier Kilisesi ve Renzo Piano tarafından tasarlanan Weltstadthaus gibi ilgi çekici binalar bulunuyor.

    Bizim gibi üç gününüzü bu şehre ayırırsanız vaktiniz biraz daha bol olduğundan park ve bahçeleri gezebiliyorsunuz.DSCN1035

   11.5 hektarlık bir alan üzerine kurulmuş olan Köln Flora ve Botanik Bahçesi, hayvanat bahçesinin bitişiğinde yer alıyor.DSCN1033 Üstelik giriş ücretsiz. 10 bin civarında bitki türünü barındıran bahçe kompleksinin flora bölümü 3 yıllık yenilemenin ardından 2014 yılında yeniden açılmış. DSCN1026Bitki ve çiçekler hakkında detaylı bilgi edinebileceğiniz tesis bünyesinde konferanslar, konserler, evlilik törenleri ve kutlamalar gerçekleştiriliyor.İnsan bu güzelliklerin içinde kendini kaybediyor.Tabi Gamescom fuarına gelenlerin burayı tercih etmemesinden dolayı da huzurlu bir sessizlik vardı.DSCN1031

    Ren Nehri üzerinde işleyen teleferik şehri kuş bakışı görmek için oldukça ideal. Nisan ayından ekime kadar kullanılabilen Köln Teleferiği 1957 yılından beri hizmet veriyor. 935 metre yükseklikte işleyen toplu taşıma aracı düşük hızı sayesinde Köln Katedrali başta olmak üzere kentin birçok yerini seyretmek ve fotoğraflamak için uygun ortamı yaratıyor. Kış aylarında çalışmıyormuş.DSCN0997

  Günümüzde en modern hayvanat bahçelerinden biri olarak anılan Hayvanat Bahçesi de, 1860 yılında kurulmuş.DSCN1027    2. Dünya Savaşı’nın ardından 1947 yılında tekrar açılan hayvanat bahçesine 1971 yılında akvaryum, 1985’teyse primat evi eklenmiş. 2000 yılında eklenen yağmur ormanı bölümü sayesinde şu anda 20 hektarlık alan üzerine kurulu parkta 500’ün üzerinde tür gözlemlenebiliyor.

   Neler tatmalısınız derseniz…

   Kölsher Kaviar: Soğanlı sosis türü

   Rievkoche: Patates ve elma püresi ile hazırlanan bir çeşit gözleme

   Bratwurst: Izgarada pişen bir çeşit sosis

   Flammkuchen: Peynirli bir çeşit pizza

    Brüsseler Parkı
Parkın içinde yer alan kafe, öğle yemeği için güzel bir adres. Enginar, risotto ve çeşitli salataları öneriyorlar.

     Beef Brothers ; Leziz bir Hamburger’in tadına varmak istiyorsanız, Foursquare’e göre de şehrin en iyileri arasında yer alan mekanı tercih edebilirsiniz. Self-servis konseptinde. Hamburgeriniz hazır olduğunda numaranız söyleniyor, o şekilde siparişini alıyorsunuz. Burgerin yanında mutlaka patateste söyleyin. Çünkü bildiğimiz klasik menü anlayışı yok, Shake Shack gibi. Özellikle Cuma-Cumartesi akşamları oldukça kalabalık oluyor, kapı önündeki kuyruk sizi yıldırmasın. Bu lezzet için biraz sıra beklemeye değer. Aachener Caddesi’nden geçerken karnınız aç ise burayı es geçmeyin.

     Max Stark ; Leziz et yemekleriyle öne çıkan bu birahanede Köln usulü bir şinitzel olan Jägerschnitzeli denenmeli diyorlar. 

     Papa Joe’s Biersalon ;  Haftanın her günü canlı caz müziği yapılan mekanda birayla beraber özellikle favori lezzeti, lahana,  patates ve sosisten yapılan Malzer-Teller’i denemeden dönmeyin diyorlar.

     Hallmackenreuther ; Belçika mahellesinde ki uğrak yerlerden biri.

    Metzgerei Schmitz ; Kahveyi yanında tatlıyla almak isterseniz iyi bir seçenek.

    Çocuksuz geldik, yorulmadık barlara gidelim derseniz ; Barracuda Bar, Alter Wartesaal, Herr Pimock, Studio 672, Sixpack, Grünfeld, Underground önerilen yerler arasında.

   “Köln’ü görmeyen Almanya’yı görmüş sayılmaz” sözünü söyleyen Romalılara tüm içtenliğimle katılıyorum. Tekrar gitmekte isterim….💘

EZE KÖYÜ-DAHA GÜZELİ VAR MIDIR?

Published by:

Nice den arabamıza atlayıp,Eze köyüne doğru yola çıktık.Ortaçağdan kalma bu çok özel olduğunu düşündüğümüz köyü görmek için hepimiz yani ,çocuklar dışındakiler😊çok heyecanlıydık.Deniz kenarından süzülerek giderken önümüze çıkan muhteşem manzaralara hayran kaldık.Doğanın sürekli katledildiği bir ülkeden gelen bizler;doğanın bu kadar güzel korunduğu koyları ve yerleşim yerlerini görünce sanırım biraz hüzünlendik.IMG_8272IMG_8335

IMG_8393İşte tam bu güzelliklerle büyülenmişken Eze ye vardık.Hemen önümüzde ki otoparka arabamızı bırakmak istedik; fakat en gözde sezonda olmamızdan dolayı yer bulamadık.Bizde biraz uzak da olsa yolun kenarlarında konulabilecek ilk yere arabamızı bırakarak ,turizm enformasyon bürosuna uğrayıp ,haritamızı aldıktan sonra köyü tırmanarak dolaşmaya başladık.IMG_8420

 14. Louis tarafından İspanya savaşı sırasında,1706 yılında tüm duvarları yıkılmış en son 1860 Nisan ayında Fransa’ya ait olduğu ilan edilmiş ve o tarihten bu yana da dünyanın her yanından turist akınına uğrayan bir yer. Kasaba önceleri, haçlı seferleri döneminde kendilerini batı olarak lanse eden bölge insanlarının, müslümanlara verdikleri genel ad olan Afrika’dan gelen Sarazenler’den korunmak amacıyla inşaa edilmiş. IMG_83751388’de Savoy Düklerinin yönetimine girmiş. 1543’te ise Kral I. François döneminde, Kanuni ‘nin gönderdiği Osmanlı kuşatmasına maruz  kalmış.Fransa Kralı I. François, Şarlken’e karşı Osmanlılar’dan yardım isteyince, Kanuni Sultan Süleyman  Barbaros’u  Fransa’nın Akdeniz kıyılarına göndermiş. Barbaros ise  Toulon’da Fransız donanmasıyla birleşerek 1543’te Nice’i ve Eze’i almış. Eze her ne kadar kartal yuvası gibi zirvede olsa da tarihi boyunca savaşlara, istilalara, yıkımlara uğramaktan  kurtulamamış. Hal böyle olunca da bir sürü kültürün varlığı ile inanılmaz bir mozaik çıkmış ortaya.

   Deniz seviyesinden 429 metre yukarıda kurulmuş Eze…..Anlayacağınız üzere sıkı bir tırmanış bizi bekliyordu…

   Kale girişi ile Eze’ye de girmiş olduk. Nereden gidelim diye sıkıntıya girmeyin,dar ve taş yollar sizi  zirveye kadar götürüyor.eze-8  Kendinizi bu sokakların gönlünüze hitap eden çekiciliğine bırakarak gezmek en güzeli.Tarihi Bronz Çağa dayanan duvar kalıntıları,rengarenk çiçekler, her köşesinde bir hikaye, bir güzellik…dsc04190   Karoların üzerinde yürürken sanki tarih ayaklarınızın altından akıyor. Sokaklar sağlı sollu hediyelik eşya satan dükkanlar, butik oteller, sanat galerileri ile  dolu o yüzden hemencecik tepeye varamıyorsunuz.
Oteller ise dışardan taşduvar görünse de içlerinin çok şık olduğunu tahmin edebiliyorsunuz.Beklenildiği üzere gerek konaklama gerekse kahvaltı ücretleri bütçeleri zorlayacak kadar da yüksek.
Bu otellerden en ünlüsü “Chateau Eze”; biz yapamadık ama belki siz muhteşem terasında bir kahve molası verebilirsiniz.
images   Eze’nin dar sokaklarını filozof Nietzsche’nin 1883’de tırmandığı ve ünlü eserlerindenolan ” Böyle buyurdu Zerdüş” ü Eze’de yazdığı söylenmekte.Kalenin giriş kısmında “Nietzsche Yolu”yazan bir tabela göreceksiniz. Orası Nietzsche‘nin yürüyüş rotasıymış.indirHer gün bu patika yoldan aşağı, denize kadar inermiş  Nietzsche ile aynı sokaklarda yürüdüğünü bilmek insanı biraz daha heyecanlandırıyor.

  Alfred Hitchcock, Grace Kelly ve Cary Grant’ın oynadığı, Kelepçeli Aşık romantik gerilim filmini 1955’de burada çekmiş.

    Köyün içerisinde Eze’nin ilk aristokrat ailesi olan Riquier ailesinin de evi var, ailenin geçmişinin 14. hatta 13. yüzyıla kadar dayandığı biliniyor. Evin 1930 yılından bu yana sahibi olanlar son olarak eve İtalyan stili bir çeşme yaptırmış, 1952 yılında evlerin içerisine su tankları gelene kadar köyün neredeyse büyük çoğunluğu su ihtiyacını bu çeşmeden sağlamış.Bu çeşme Le palnet denilen bölgede.img_6165

 Köy  adını  Tanrıça İsis’ten  alıyormuş. M.Ö. 2000  civarında Romalılar tarafından  köye yerleşilmeye başlanmış.Nüfus, kışın 100 kişiyi bulmazken  yazın 3000 kişiye kadar çıkıyor.    IMG_8421         Zirvedeki saat kuleli Sainte-Croix Chapel’i de 14.yy da yapılmış.Bu kilisede 15-16 Nisan 1860’ta Éze’in Fransa’ya katılması oylanmış.

Klisenin bahçesinden manzara

Klisenin bahçesinden

     IMG_8435Chateau  de la Chevre  d’ Or..Yani  Altın  Keçi Şatosu..Bu isim ,  köyün  hazinelerini  çalmak isteyen haydutlara karşı  köyün  arka sokaklarında  yollarını  kaybettiren keçilerden geliyor. chateau-chevre-or-eze    Bir de İsveç  kralı Prens William 1923-1953  yılları  arasında  bu  köydeki  Eze Şatosunda kalmış.

    Chapelle  des  Penitents  Blanc  köyün  aynı  zamnda en eski  binası.  Eskiden köy  halkı  toplantılarını  burada yaparmış.

  Gezerek köyün en tepesine çıktığınızda sizi Eze nin botanik bahçesi karşılıyor.İçeride fazladan bir şeyler görebileceklerini düşünmeyen grubun erkekleri, bir şeyler içmek için bir yere oturdular.Bayanlar olarak tabi ki bahçenin içini merak ettik.Merak pek iyi değildir derler ama bizi çok memnun etti.😃Kaktüsden ziyade manzara nefis ,görmeye değer.1949 yılında köyün en tepesinde  kurulmuş olan bu egzotik botanik IMG_8422parkı ve heykelleri 6 euro  vererek  gezebilirsinizIMG_8423. Özellikle  kaktüs  sevenler deniz  kızı heykellerini de  görerek bu bahçeden çok haz alacaklardır.

Bu heykelleri, bütün hayatı boyunca feminizmdeki büyüyü araştıran, Jean-Phillippe Richard adlı bir heykeltraş yapmış. Heykeltraşın yarattığı tüm kadın heykellerinin hepsinin altında bir edebi sır saklı..IMG_8389

IMG_8369            Yukarı çıkarken önünüze ilk çıkan heykel; Margot isimli  deniz kızının  atında  şöyle yazar  :  “Beni  takip et  genç  adam  ve  sırlarımı  öğren..         Hemen  hemen…”IMG_8379    Barbara:”Rüzgar benim bedenime dokununca değişir”IMG_8385     Chloe:”Nerede doğduğumu bilmiyorum ama şu an yaşadığım yer burası”

IMG_8388       Marina:”Birinden diğerine benzer farklı olur .En eşsiz,şey”IMG_8391

         Tanrıça İsis”Beni tanıdın mı,ben aynıyım şimdi de farklı”

     En tepe de bulunan üç heykel :Anais”Tanrıça olarak cesaret edemem,deniz kızı olarak yapamam,kadın olarak benim.”

      Rose”Sessiz sözler eğer mutluluğu bilmeseydim sana ve sana yeterli olmaya bakardım.”

      Melisande”Kim beni hayal etti,kim beni yarattı,kime evet dedim.”IMG_8378

IMG_8376Kalenin arka kısmında ünlü Fransız aktörü Francis Blanche’ın de yattığı mezarlığı ve dağlar arasından süzülerek akan otoyolu izleyebilirsiniz.IMG_8372  Eze’in tepesinden St-Tropez’i hatta Korsika Adası’nı bile görebilirsiniz. IMG_8359

     Ulaşım;

      Nice den Eze ye trenle gidildiğinde  köyün alt kısmı  yani deniz kıyısı bölümün de  inmiş  oluyorsunuz.  Yukarıya  çıkmak  oldukça  zahmetli diyorlar. Garibaldi  meydanı  yakınlarında ki  bir  duraktan  82 numaralı otobüse binerseniz;  1.5 euro  ödeyerek manzarayı seyrede seyrede gidip, tam  köy  meydanında inebiliyormuşsunuz.IMG_8384

  Köyün kendine ait küçük bir sahili var; Mala Beach.Deniz maalesef çakıl ve sahilin eni çok dar. Yiyecek içecek alabileceğiniz bir yer ve de kabin yok. Sadece bir özel plaj var.IMG_8373

   Elle parfüm imalatının yapıldığı tarihi ve yerel parfüm fabrikası Fragonard‘ ın Eze şubesini gezebilir, parfüm, sabun, krem, aromatik yağ  alabilirsiniz.hatta Fragonard’ın parfümlerin içeriğini öğrenebileceğiniz, hangilerinin size yakışabileceği konusunda danışmanlık alabileceğiniz ve yapım aşamalarını görebileceğiniz bir müzesi bile var.Köydeki diğer parfüm fabrikası ise Galimard. Her iki fabrikanın da kuruluşu 250 yılın üzerinde. İmalatta kullanılan  güllerin bir bölümünün Isparta’dan gönderildiğini duymak insanın gururunu okşuyor. Parfüm müzesini saat 08.30-18.30 arasında ücretsiz gezebilirsiniz.

IMG_8370

Gördüğüm en şirin köydü;tepede,bir tarafında muhteşem dağ manzarası ,bir tarafında da Akdeniz in göz alabildiğince maviliği…tabi tüm bunların yanında özenle korunmuş olması sanırım en kısmını ,benim adıma açıklamakta…Güzeli gören gözler nedense aynı hazzı başkalarının da almasını istiyor.İşte bu yüzden görmelisiniz diyorum.😉

GÜNEY FRANSA’ NIN İNCİSİ-NİCE

Published by:

IMG_7805    Görür görmez aşka inanıyorsanız eğer, ben bu şehre işte böyle birden aşık oldum..Sonuç olarak;güzel İzmir’imi kısa bir süre için bile de olsa , bırakıp yaşayabileceğim başka bir şehir bulmuş oldum.😃Hem cıvıl cıvıl hem huzurlu,hemde dingin bir şehir..nasıl mı? Görmek lazım diyorum…

    Şehir, ismini Yunan Zafer Tanrıçası “Nike” den almış, önceleri “Nikaia” olarak bilinirken, sonradan “Nıce” olmuş.  3000 yıl önce İzmir-Foça’dan yola çıkan denizciler, buraya gelip bu şehri kurmuşlar.Yani anlayacağınız üzere aramızda ki kan bağı da beni içine çekmiş olabilir.😃Hatta şehirdeki en ünlü yerlerden biri olan “Avenue des Phoceens”: “Foçalılar Caddesi” olarak isimlendirilmiştir.Liguria bölgesinde zamanla önemli bir liman haline gelen şehir: MS.7’nci yüzyılda “Cenova Birliği”ne katılır. 800’lü yıllarda ise, bölgede “Emevi” istilası görülür.Uzun yıllar İtalyanların hakimiyeti altında kalan şehir;Fransa, İtalya’ya göre daha zengin ve güçlü olduğundan 1860 yılında yapılan referandum ile Fransa’ya bağlanmış.Tabiki bu güzel yeri sadece Fransız ve İtalyanlar değil,Osmanlılar da ele geçirmeye çalışmış.800px-Landing_in_Villefranche1543 yılında Barbaros Hayreddin Paşa 110 kişilik bir donanmayla İstanbul dan yola çıkar. Niyeti akdenizde İspanyolların hakimiyeti altında bulunan liman şehirlerini ele geçirmektir. Ostia, Messina gibi İtalyan şehirlerini bombalar, Marsilyadan sonra Savoi düklüğünün hakimiyeti altındaki Nice şehrini kuşatır ve bir kaç gün içinde de şehri ele geçirir. Fakat şehirde bulunan kalenin savunmasını kıramaz. Tam dirençleri kırılıp, askerler teslim olmak üzereyken kalenin surlarında bir kadın belirir (Catherine Segurana) .800px-Catherine_Segurane_monument_NiceCatherine “ben bu askerleri popomla yenerim” diyerek poposunu açıp levendlere gösterir. Bizim askerler de “tövbe estağfurullah” diyip arkalarını dönerler.  Bu anı fırsat bulan fransız askerleri de kalenin kapılarını açıp saldırıya geçerler ve kuşatmayı püskürtürler. Kaleyi almaktan ümidini kesen Barbaros Hayreddin Paşa da kuşatmayı kaldırmak zorunda kalır.  Kimi yerde Barbarosun kuşatmayı kaldırmadan önce Catherine’yi bulmak için şehirdeki bütün kadınları gemilere bindirip İstanbul’a getirdiği de söylenmektedir. Kuşatma Catherine yüzünden mi yoksa kışın gelmesi sebebi ile mi kaldırıldı bilinmez ama sonuçta Osmanlı donanması Nice’i alamaz. Segurana ise Fransanın milli kahramanlarından biri olmuştur.tumblr_nwby8wXE4I1ugxfn9o1_500Günümüzde, hala, şehirde içinde bir Osmanlı top güllesi bulunan duvar görülür. Ayrıca: liman yakınlarında “Catharine Segurane Anıtı” bulunmaktadır. Her yıl: 25 Kasım tarihinde “St. Catherine Günü” yani zaferlerini kutlamaktadır.IMG_7796

     1890 yılına gelindiğinde ise, İngiliz aristokratisi, iklimini çok beğendikleri bölgeye yerleşmeye başlarlar.

     Şehir günümüzde, Fransa’nın beşinci büyük şehridir. Yaklaşık 1.000.000 civarında nüfusu barındırır.İngilizlere antipatileri olmadığı için yalnızca Fransızca konuşma sıkıntısı yok bu şehir de.Ayrıca Fransa nın diğer şehirlerindeki  gibi soğuk Fransızlar yerine,güler yüzlü sempatik ve yardımsever insanları görünce şaşırmayın…Tabi ki bunda uzun yıllar İtalyan sempatikliği ile yoğrulmuş olmasının  etkileri var.😉Bu nedenle; o dönemden kalma evlerde tipik İtalyan mimari özellikleri görülüyor. Konuşmayı ve yakın iletişimi seven İtalyanların yaptığı, birbirine yakın binalar ve pencereleri kepenkli evler yanyana sıralanmış

.small-group-evening-tour-and-dinner-in-monte-carlo-from-nice-in-nice-123546

                                                                        Şubat ayında şehri canlı tutmak adına her yıl büyük bir olaya dönüşen’karnaval’ düzenliyorlar.Geçmişi 13’ncü yüzyıla kadar uzanan bu karnaval uluslar arası düzeyde yapılır ve büyük figürlerin geçit töreni, cadde partileri, her yerin çiçeklerle süslenmesiyle bilinir.Temmuz ayında da gayet eğlenceli geçtiği söylenen ‘caz festivali’ ve Mayıs ayında Fete de la Cuisine var. Şehir bu gibi dönemlerde ekstra keyifli oluyormuş biz göremedik maalesef…

     Nice’te konaklamak için çok fazla seçeneğiniz var, çünkü küçük bir şehir olduğu için şehrin göbeğinde konaklamaya çalışmasanız da her noktaya kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

     Eğer bizim gibi şehirleri yürüyerek gezmek konusunda psikopatlık derecesine ulaştıysanız çok yüksek ihtimalle neredeyse hiç toplu taşıma aracı kullanmayacaksınız.

    Nice Havaalanı’ndan şehir merkezine ulaşmak, gideceğiniz noktaya göre taksi ile yaklaşık 25-35 euro civarı tutuyor. Otobüs için bilet fiyatları 1-1,5 euro civarında ve otobüse bindiğinizde şoföre ödeme yapabiliyorsunuz.26 yaş altı “young adult” kategorisine dahil olduğu için indirim var,

    Promenade des Anglais(İngiliz Gezinti Yolu)

promenade_des_anglais_0210 

    Sahil boyunca, batıdaki havaalanına kadar uzanan yol. Bölgeyi meşhur eden İngilizler tarafından, bu isimle anılmaktadır. Bu yol üzerinde  çok sayıda restoran, otel ve kafe bulunmaktadır. Bu yol: 1822 yılında, burada bulunan küçük patikanın yerine, İngilizler tarafından sağlanan para desteğiyle yapılmıştır.

Promenade tarafında hem halk plajları hem de özel plajlar var. Özel plajlar için ücret ödemeniz gerekiyor, karşılığında şezlong, havlu gibi ihtiyaçlarınızı karşılıyorlar. Sahil şeridi kumdan değil, taşlardan oluştuğu için özel plaj mantıklı olabilir.En favori 

Bu yol da yürümek bir gelenek. 1822’de İngiliz kolonisi tarafından deniz kıyısı ve Baie des Anges (Melekler Körfezi) boyunca gezinmek için yapılmış bu yol. Yaklaşık beş kilometreIMG_7779Çeşitli güzel oteller de sahil boyunca ardı ardına sıralanmış burada. Nice’in hatta Cote d’Azur’un sembolü sayılan Hotel Negresco‘da bu yol üzerinde yer alıyor.Bu sahilde ki en göze çarpan yapıdır kendileri.Nice-Discovery-Riviera-Tours-010Otel de gezilir mi demeyin çünkü Negresco sizin bildiğiniz otellerden değil .Öncelikle oldukça pahalı bir otel olan Negresco Orson Welles’ten, Pablo Picasso’ya, Salvador Dali’den Michael Jackson’a kadar birçok ünlüyü ağırlamış. Bunun yanı sıra özellikle lobi bölümü boydan boya inanılmaz sanat eserleriyle dolu küçük bir sanat galerisi tarzında. 5265864105_9cb89c40fc_bBelle Epoque mimari tarzında yapılmıştır. Düğün pastasına benzeyen, pembe kubbelidir. Yapı: 1912 yılında, Niermans tarafından kurulmuştur. Yapıda, özel dekorasyonu bulunan 121 oda ve 24 suit oda bulunur. Fransız sanatının en parlak dönemi olan, 12. Louise modern sanat dönemi temsil edilmektedir. Son yıllarda, 2003 yılında bu yana burada 5 yıldız konforunda bir otel bulunmaktadır.

    Otelin kendinden başka hikayesi daha ilginç;Negresco’nun sahibi Madame Augier, vasiyetinde Negresco’nun tüm kazancının evsizler, sokak hayvanları ve hayvan hakları için kurulmuş bir derneğe bağışlanmasını istemiş. Zaten otelde birçok lüks otelin aksine evcil hayvanınızla konaklama şansınız da var, hatta insanları buna teşvik edebilmek adına odaların bazıları hayvanların da içinde konaklayabileceği şekilde düzenlenmiş. Otel’in Gustav Eiffel’in yaptığı cam tavanı çok etkileyici. Her kat Fransız tarihinde farklı bir dönem referans alınarak tasarlanmış ve dekore edilmiş. Öyle sıra dışı bir otel ki kahvaltı salonunun ortasında devasa bir atlı karınca var.Klise gezmekten sıkılanlar için çok cazip…

      Vieux Nice

4bb34b533e00216773103d46f9e60108Buraların eski şehir bölgesi. Bu sokaklarda çok güzel mağazalar, galeri gibi duran dondurmacılar, kahve ve pastalarına karşı konulamayacak kafeler, sizi bekliyor. Buradaki binalar, evler apartmanlar, panjurlar, panjurlardan sarkan rengarenk çiçekler ve sokak lambaları öyle güzel ki hiç bir şey yapmasanız bile aylak aylak dolaşın aralarında.IMG_7795IMG_7772IMG_7771Sokakları gezmekten yorulduğunuzda Rue Droit’deki Nice’in en fantastik patisserie’si Espuno’yu bulun.  O an canınız ne çekerse yolda yemek üzere alın.Özellikle meyveli tartlardan bolca alın,çünkü biz yolda yemek için aldığımız meyveli tartlara sadece üç metre kadarcık dayanabildik.😂

   Cours Saleya

IMG_7768

Tartışmasız bir şekilde bu pazar şu güne dek gördüklerimiz arasında en sevimli olanlarından biriydi. Burası hem meyve sebze, hem küçük hediyelikler, hem tatlı tuzlu atıştırmalıklar hem de bölgeye özgü sabun ve tuzlar alabileceğiniz oldukça güzel bir pazar. Aslında çiçek pazarı olarak biliniyor ,akşamları da el sanatları sergileniyor. Birde pazartesi günleri antikaların da bulunabildiği bir pazar kuruluyor burada. Etrafı restoranlar, kafeler, dondurmacılar, pastanelerle dolu. Buradan ayrılmak istemeyeceksiniz. Pazar alışverişine gelen Nicelileri izlemek, eski evlerle çevrili bu alanda geçmişe bir yolculuk gibi…12516727     Lokasyon olarak pazar Old Town’un göbeğinde bulunuyor.Hafta içi 17:30’a kadar, hafta sonu 1:30’a kadar kurulu oluyor.Pazar kalkınca yerini ,restaurantların masa ve sandalyeleri alıyor.Yemek yemek veya bir şeyler içmek için ideal.

       Place Rosetti

84119816.DKGHUAAy

       Vieux Nice’de dar sokakların açıldığı en güzel meydanlardan biri Place Rossetti meydanı.Trafiğe kapalı şehrin kalbi.. Bu meydanda 17. yüzyıldan kalma ve süslemeli kubbesiyle ünlü Cathédrale de Ste-Réparate görülmeye değer.5c26c1fcaa7a4ab5f98a939970a95c55_1361443209_l

     Chepelle de la Misericorde

95_4d63a53eb5028_439e456a238a9f6b8ac623553280ca54ee98a259    Adeta bir kilise cenneti olan Eski Nice’te barok mimarinin en ünlü ve göz alıcı eserlerinden biri mutlaka ziyaret edilmesi gereken etkileyici bir şapeldir.Bu barok tarzı kilise: 1970 yılında inşa edilmeye başlanılmış ve özellikle mimari yapısı ilgi çekmektedir. Yaldızlı çizgilerle yapılmış süslemeler ilgi çekiyor..

     Eski Müzik Enstrümanları Müzesi’ne ev sahipliği yapan Palais Lascaris bu bölgede.

    Place Massena

    IMG_7786Her şehrin bir en ünlü meydanı varsa, Nice’in en popüler ve turistik olanı da kuşkusuz Place Massena. Jean Medecin Avenue dahil Nice’in birçok önemli caddesinin orta yerine yer alan, restoranlarla ve mağazalarla çevrelenmiş bu meydan hem turistik açıdan hem de lokaller tarafından gayet popüler bir geçiş noktası.IMG_7787 Meydan öyle bir tasarlanmış ki tarihi doku aynen korunarak kaykay ve paten kayanlardan bisiklete binenlere, yürüyüş yapanlara kadar herkes düşünülmüş.Gündüz soğuk su buharı fışkırtan fıskiyeleri ve de akşamları ışıklandırılmış hali ile çok keyifli bir alan Kış döneminde, özellikle Aralık ayı civarında Massena Square inanılmaz güzel süsleniyormuş.İnternetten indirdiğim resim bunun kanıtı sanırım.HOTEL-NICE-ELLINGTON-MARCHE-DE-NOEL-MASSENA-©-OTC-NICE1 Christmas pazarı, dev bir dönme dolap ve kocaman, ışıklandırılmış bir yılbaşı ağacı..görülmeye değer ne dersiniz?

IMG_7782

Fontaine du Soleil

  Meydanın tam orta yerinde yer alan ihtişamlı heykel ;Yunan mitolojisinden bildiğimiz mitolojide müziğin, sanatın, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı olan sarışın ve yakışıklı Apollon’a ait.Tepesinde dört adet at var.Heykelin etrafında ise Yunan Mitolojisinden esinlenerek yapılmış bronz 5 adet heykel, farklı gezegenleri temsil ediyor: Dünya,Mars,Venüs,Saturn ve Merkür.IMG_7801

   Meydanda şöyle bir kafanızı kaldırırsanız tepenizde 7 adet oturan insan figürünün yer aldığını göreceksiniz. “Conversation a Nice” aslı bu eser Katalan sanatçı Jaume Plensa’ya ait ve 7 kıtadan 7 insanı sembolize ediyor.Nice de ki sohbet isimli bu eser değişik toplumların birbirleriyle sohbetlerini yansıtıyor.Heykeller gece değişik renklerde aydınlatılınca daha sevimli görünüyor. Açıkcası gündüz çok sempatik gelmediler bana…

    Sonuç olarak Massena meydanı çok eğlenceli bir buluşma noktası. Apollo heykelinin meydanı ikiye böldüğünü varsayarsak sağ ve sol tarafında iki adet sulu alan mevcut. Bu alanlardan bir tanesinde belirli aralıklarla yerden çıkan fıskiyerden meydanın ıslatılması yoluyla ayna etkisi yaratılıyor.Yaz aylarında iseniz fıskiyelerin altından şehri seyredin….

   Castle Hill

IMG_7775

 “Kale Tepesi” şeklinde çevrilebilecek Collin de chateu.Buradan meşhur Nice sahil şeridi manzarasını Old Town görüntüsü ile karışık izleyebiliyorsunuz.Tabi ki  de harika fotoğraflar elde ediyorsunuz.Gelelim işin en zor kısmına ;kaleye çıkmak.😊 Yorgunluktan öleceğinizi düşündüren merdivenleri tabi ki de tırmandık ve de daha kötüsü ,tepeye çıkınca diğer taraftan çıkış için bir asansör olduğu aklıma geldi.Asansörün çalışmaması tahmin edebiliyorsunuz ki beni linç edilmekten kurtardı. Bir diğer etmende görülen manzaranın muhteşemliğiydi.Tüm yorgunluğumuza değdi.IMG_7797   Eğer ayarlayabiliyorsanız küçük trenle çıkmak en mantıklısı.Akşamüstü saatlerinde orada olursanız ,hem gündüz hemde ışıklandırılmış halini görebilirsiniz. Tepede ki  parkı gezerken şehrin doğu sahil tarafını da fotoğraflayabilirsiniz, özellikle Nice’in kalabalık döneminde denk geldiyseniz buradaki sakinlik sizi dinlendirebilir.IMG_7808

St Nicholas Rus Katedrali

nice_146

    İngiliz soyluların sık sık Fransız Rivierası’nı ziyaret etmeye başlamasının ardından Nice’e ulaşan tren yolunun da tamamlanmasıyla birlikte Rus soyluları da Nice gidiyor ve bu bölgeyi beğeniyorlar. Ardından çeşitli anlaşmalar yapılıyor ve katedralin burada kurulmasına karar veriliyor.Mimari açıdan Moskova’daki St Basil’s Katedralini andırıyor.Dış görünüşünde masalsı bir hava var.Rusya dışında bulunan en büyük ortadoks klisesi.Vaktiniz varsagezebilirsiniz.Burası şehir merkezinin biraz dışında kalıyor, dolayısıyla bulunduğunuz noktada toplu taşıma kullanmayı değerlendirebilirsiniz. Ancak eğer tren garı yakınlarındaysanız oradan yürüme mesafesi.

     Museum of Modern and Contemporary Art

DSCN2835

    İlgi çekici,görülmeye değer bir müze.

1990 yılında devletin teşvikiyle kurulmuş olan Modern Sanatlar Müzesi, “yeni Avrupa realizmi” ve “Amerikan pop art” sanat yaklaşımlarından izler taşıyan eserleri barındırmaktadır.

    Museedes Beaux – Arts (Modern Sanatlar Müzesi)

nice-france-musee-jules-cheret-july-2000

 

   Güney Fransa’nın 17. yüzyıl ile 20. yüzyıl arası en iyi sanat koleksiyonlarından birini barındırmakta olan, neo-klasik mimarinin göz alıcı örneklerinden Musee des Beaux – Arts, 19. yüzyılda bir Ukrayna prensesine malikâne olarak inşa edilmiştir.

   Fransız sanatının empresyonistlerden post empresyonistlere değin bir panoramasını sunan müzede Rodin heykellerine rastlamak da mümkündür.

   Tramvay ile gidecekseniz Garibaldı durağında, 4,7,9 ya da 10 numaraları otobüslerden biriyle gidecek olursanız Klein/Defly duraklarından birinde inerek kolayca ulaşabilirsiniz. Zaten binayı görünce burası olsa olsa modern sanat müzesi olur diyeceksiniz.

   Pazartesileri kapalı, diğer günler 10:00-18:00 arası açık.

   Adres: Place Yves Klein. Ücret: 6 Euro.

    Musee Matisse

musee_matisse_1

   Şirin kıpkırmızı bir villa içerisinde ,sanatçının resim, heykel, seramik gibi birçok farklı alanda çalışmasının yanı sıra müzeye bağışladığı ya da miras bıraktığı eserleri de yer almaktadır.

    1917 – 1954 yılları arası Cimiez tepelerindeki evinde yaşamış olan ve burada ölen ünlü ressam Matisse, ölmeden önce en güzel eserlerinden oluşan büyük bir koleksiyonu çok sevdiği bir şehir olan Nice’e hediye etmiştir. Matisse hayattayken, kendisinin de desteği ile kurulduğu için çok daha işlevsel bir müze olmuş.Bağışlarla da giderek zenginleşen müze, ünlü ressamın 1890 yılından itibaren yaptığı tüm çalışmaların bir özeti niteliğinde. Ayrıca sanatçının heykeltıraş yönünü sergileyen heykel eserlerini de müzede ziyaret etmek mümkün.

   Adres: Avenue des Arenes de Cimiez. 15, 17, 20, 25 numaraları otobüslerden herhangi birisi ile “Les Arenes/Musee Matisse” durağında inmeniz gerekiyor. Toplu taşımasız ulaşmak çok güç, çünkü çok yokuş.

     10:00-18:00 arası açık. Giriş 6 ya da 10 Euro 

   Musee Chagall

indir (3)        Beni sadece sevgi ilgilendirir ve sadece sevdiğim şeylerle ilişki halindeyim diyen Marc Chagall ın eserleri, özellikle hikayeleri ile birlikte inceleyerek okuduğunuzda gerçekten çok etkileyici.    

     36 Avenue Dr Menard üzerine yer alıyor. Bu da Cimiez tarafında olduğu için Musee Matisse ve Musee Chagall’ı aynı güne denk getirmeniz gayet mantıklı olur. Matisse yakınındaki duraktan buraya ulaştığınız istikamete doğru giderseniz kolayca ulaşabilirsiniz.

       26 yaş altı indirim uygulanıyor,unutmayın.

     Parc Phoenixphoenix-parc-floral-de

     Nice’in en popüler şehir parklarından bir diğeri. İçinde Asya Sanatları Müzesi, Avrupa’nın en büyük seralarından biri ve botanik bahçesi mevcut. Vaktiniz varsa uğrayabilirsiniz.

     Parc Floral du Phoenix ve Musee des Arts Asiatiquesparc-phoenix-1-640x480

    1990 yılında açılmış olan Parc Floral du Phoenix, bir hazineyi andıran doğası ile Nice şehrinin övünç kaynaklarından biridir. 7 hektarlık bir alan üzerine kurulu olan Parc Floral du Phoenix üzerinde dünyanın en büyük camdan evi; paha biçilemez “Diamant Vert” (yeşil elmas) bulunmaktadır.

     Duvarları 7 tropik iklimi oluşturan bir yapıya sahip olan bu camdan ev içerisinde dünyanın en nadir bitkileri, ayrı iklim çeşitlerine ait olsalar da tek çatının altında yetiştirilebilmektedir.

    Adeta bir doğa hazinesi olan bu dev parkın içerisinde bir hazine daha yer almaktadır: Ünlü Japon mimar Kenzo Tange tarafından dizayn edilmiş Asya Sanatları Müzesi (Musee des Arts Asiatiques), yapay bir göl üzerinde yüzer bir hâlde inşa edilmiştir. Sayısız tropik kuşa ev sahipliği yapan müzede, kabile dönemi ilk insanlarından kalan el yapımı çanak, çömlek ve savaş aletleri, çağdaş sanat eserleriyle birlikte harmanlanarak sergilenmektedir.

   Her cuma gününün “Asya günü” olarak kabul edildiği müze içerisinde o günlerde Asya kültürüne yönelik adetler yaşatılmakta ve enstantaneler oluşturulmaktadır.

    Espace Ferrero

    Nice’in modern sanat konusunda başarılı olduğunu kanıtlar nitelikteki bir diğer galeri. Öğrencilere ücretsiz, Place Gautier üzerinde bulunuyor ve girişi 10 Euro.

    Musee des Beaux-Arts de Nice: Nice’in güzel sanatlar müzesi. İçeride birçok Fransız sanatçının eserlerini bulabilirsiniz. Avenue des Baumettes üzerine yer alıyor.

      Monument aux MortsMonument-aux-morts

    Akdeniz’in masmavi sularının yanında bir kuğu gibi bembeyaz göğe doğru yükselen bu görkemli anıt, Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden 4000 Nice vatandaşının anısını yaşatmak için inşa edilmiştir.

     Tamamı beyaz taş kullanılarak ve kabartmalar eşliğinde süslenerek inşa edilen göz alıcı anıt, Fransa’da bulunan bu tarz anıtların en büyüklerinden biri konumundadır. Anıtın ortasında yer alan küllerin bulunması gereken vazoda, hayatını kaybeden askerlerin kayıt numaraları yer almaktadır.

     Musee International d’Art Naif (Uluslararası Naif Sanat Müzesi)nice-musee-art-naif-batiment

1973 yılında Fourny Max ve ressam eşi Francoise Adnet tarafından kurulan müze, uluslararası birçok naif sanatçının eserlerinden oluşan çok değerli dev bir naif sanat eseri koleksiyonuna sahiptir.

   Eğitim görmemiş amatör ressamların eserilerine verilen isim olan naif sanat eserlerine karşı olan tutkusu Fourny Max’i Fransa’nın sayılı sanat koleksiyonerlerinden biri hâline getirmiştir.

   Müzelerde genellikle rastlanılan sanat eserlerinin aksine Fourny Max, naif sanatçıların özgürce yarattığı Nuh’un gemisi, halk şarkıları, atasözleri, ağaç heykelleri gibi sanatın çok çeşitli dallarına ait öğeleri koleksiyonuna katmıştır.

   L’Operaxl_avatar
    Opera, güzel ve tarihi bir binada yer almaktadır. Rue Saint François de Paule bölgesindedir.
Denizin hemen karşısında, kent dokusuna uygun olarak yapılan opera binası, daha önce, yangında yok olan tiyatro binasının yerine yapılmıştır. Tasarımda özellikle barok stiller kullanılmış.

        Alışveriş

     Place Rosetti civarın da Alziari. Burası zeytin ve zeytinyağı ile ilgili her şeye sahip.Oliver de aynı güzellikte.Place Massena’nın sağında ve solunda yer alan sokaklar alışveriş için hoş yerler. Avenue de Suède ve Avenue de Verdun Rue Paradis’de  bir çok Fransız markasına rastlayabilirsiniz.

   Place Masena’ya çok yakın bir çikolata dükkanı var. Adı Maison-Auer. Özellikle portakal kabuklu çikolata çubuklarını öneriyorlar.

    Eğer eviniz için alışveriş yapmak isterseniz, görmeye alışık olmadığınız tarzda dekorasyon fikirleri ve objeleri için Place Massena yakınındaki L’etoile de l’Opera mağazasına uğrayın. Çok ilham verici bir mağaza açıkçası. Evinizde uygulayabileceğiniz bir sürü yeni fikirle çıkarsınız kesin oradan.

    Kıyafet alışverişi için 3 ana seçeneğiniz var;

    Avenue Jean Medecin: Burası Nice’in en büyük alışveriş caddesi olduğu gibi turistik anlamda da en popüleri ama çok da büyük bir özelliği olduğunu söyleyemeyeceğiz, ancak yine de Türkiye’de bulunmayan 3-5 markaya ve yol üzerine mola verebileceğiniz kafelere denk gelebilirsiniz. Ünlü Galeries Lafayette de bu cadde üzerine bulunuyor.

     Rue Massena: Bu cadde, Avenue Jean Medecin’in çok yakınında bulunuyor ve şehrin ana alışveriş caddelerinden bir diğeri. Yine çoğunlukla bildiğimiz markalardan, kafelerden ve fast food restoranlarından ibaret.

   Rue Paradiso: Burası yukarıdaki diğer iki caddeye kıyasla daha pahalı tasarımcıların (Chanel, Armani vb.) ve markaların bulunduğu, biraz daha küçük bir sokak.

      Nerelerde yiyelim ve içelim?

       Çiğ sebze ve tuna balığı ile hazırlanan “Salade niçoise”, nohutlu çıtır gözleme “Socca”, biber,kabak veya patlıcan dolması “Farcis”, ançuez ve soğanlı tart “Pissaladière”, zeytinyağında kızartılan sebze garnitürü “Ratatouille”, kabak çiçeği dolması “Beignets de fleurs de courgettes”, taze deniz mahsülleri, kruvasan, dondurma, Rose şarap.Bölgenin en leziz şarapları “Bellet” bağlarında üretilen üzümlerden yapılır. Bellet Şaraplarından “beyaz” ve “gül” şarabını öneriyorlar.Yemek derseniz, bu şehirde muhteşem bir salata yapıyorlar “Nice salatası” nı deneyin. Zeytinyağlı bu salata içinde: pişmemiş sebzeler bulunur ve iki ekmek parçası arasında yenilir.

  • Görkemli opera binasının yanıbaşında bulunan Bistrot de L’Opéra geleneksel bir Fransız restoranı.
  • 1956 yılından beri hizmet veren ve Rue Masséna’da yer alan Taverne Masséna güzel bir tercih olabilir.
  •  Deniz mahsüllü güzel bir öğle yemeği için önerimiz; Rue Masséna’da yer alan Boccacio.
  • Aynı cadde üzerinde bulunan Restaurant Le Milo’s dünya mutfağıyla yaklaşık 40 yıldır hizmet veriyor.
  • 1908 yılında açılan ve Garibaldi Meydanı’nda bulunan Café de Turin’de her türlü deniz mahsülünü taze yiyebilirsiniz. Günün her saati dolu olan restoranda akşam yemeği için önceden rezervasyon yaptırmanız şart.
  • Güzel bir havada, Akdeniz’e karşı keyifli bir yemek yemek istiyorsanız La Réserve’i atlamayın! Mutfağın esas yıldızı deniz mahsülleri olsa da et yemekleri ve hamur işleri de oldukça başarılı.
  • Nice’in en iyi dondurmacısı olan Fenocchio’da 30’un üzerinde sorbe ve 50‘nin üzerinde dondurma çeşidi bulunuyor.
  • Cours Saleya’da yemek için Le Safari’yi deneyin. Nice’teki muhtemelen en iyi pizza burada. Ö
  • Nice’te canınız Fransız usulü midye yemek isterse L’Abbeye iyi.
  • Place Rossetti civarında deneyebileceğiniz başka bir restoran da La Maison. Sevimli bir pizzeria.
  • L’Ane Rouge: Deniz ürünleri çok iyi. Özellikle bir balık çorbası yapıyorlar. Nice’te efsane olmuş. 
  • La Claire Fontaine
  • Zucca Magica: Çok iyi vejetaryen restoranı. İlla vejetaryen olmanıza gerek yok. Et, balık, pizza ve makarnadan sıkıldıysanız buradaki yemekler size çok iyi gelecek.
  • La Merenda: Menüsü olmayan, küçük bir restoran. Her gün tahtaya günlük menülerini yazıyorlar. 
  • La Brasseria du Cours Pazar yerinin orda bulunuyor.Yukarıda saydığım restaurantların çoğu öğlen kapalı olduğu için burada yedik;ortam ve yemekler güzeldi.
  • Sadece geceleri açılan ve en eski barlarından biri olan La Trappa’da birşeyler içmek de keyifli

    UlaşımIMG_7201

     98 numaralı otobüs ile şehre 4 Euroya gidebilirsiniz. Havaalanından tren metro vb yok. Cannes ve Grasse gibi ana şehirlere otobüs olmakla beraber eğer başka bir noktaya gidecekseniz en iyisi şehirden aktarma yapmak. Elinizde valiz olması çok problem yaratmayacaktır ve aldığınız bilet 1 gün boyunca geçerlidir Otobüs her yere 1 Euro iken tren ise 3-5 Euro tutabilir.

   Pek çok merkezde petite train denen küçük şehiriçi gezi trenleri veya gezi otobüsleri ile kişi başı 5-7 euro arası bir bedel ödeyerek 1 saate yakın gezebilirsiniz. İsterseniz bazı duraklarda inip bir sonraki tren gelene dek keşif yürüyüşleri yapabilirsiniz.

   Ev kiralama

İnternetten Nice Apartments Vacation Rentals gibi kelimeleri aratırsanız karşınıza çok sayıda alternatif çıkacaktır.  Bunlarla gerek önceden ödeme yaparak gerekse son anda yapacağınız mesajlaşma ile vardığınızda ödeyerek anlaşabilirsiniz. İnternette kiralayacağınız evin tüm fotoğraflarını görecek ve aynen yazılı özellikler ile karşılaşacaksınız. Elbetteki ne kadar erken davranırsanız en iyi evleri kaparsınız. Şehrin eski kısımlarındaki eski evler dahi içleri yenilenerek kiraya verildiğinden konaklama için romantik alternatifler olabiliyor.

     Bu bölümü neden bu kadar detaylı anlattım?

Yazları şöyle bir aylığına gidip orada yaşamak ne kadar güzel olurdu değil mi?Van Gogh ne demiş;

“Resmimi hayal ederim ve daha sonra hayalimi resmederim. “iş artık resmetmeye kaldı.😍

 

Araç çubuğuna atla