web analytics

Category Archives: Resim

GUERNİCA-AH !! BANA ÜLKEMİ HATIRLATAN ESER

Published by:

Pablo Ruiz Picasso nun eserini yıllar öncesinden bilmeme rağmen Buket Uzuner in Toprak romanını okurken; yaşanılanların birikiminin patlamasından dolayı  sanırım birden daha çok ilgimi çekti… ve işte dedim benim ülkeme yapılanda aynen bu …insanların , hayvanların savaş vahşeti karşısında yaşadığı dram bu kadar basit çizgilerle, bu kadar mı güzel anlatılır?

Yıllardır insanlık uzun bir sömürü çağı yaşıyor.. Amerika’nın ve  batının emperyalist, sömürgeci tutumları ile  Afrika’yı, Ortadoğu  yu ve  Asya’yı hegemonyası altına alması için verdiği savaşlar..İşte benim ülkem bu savaşların içinde, en sıkıntılı döneminden geçiyor… Bu eser bir parçada olsa yol gösterici olsun yüreklerde …

Resme baktığımız da, eserdeki geometrik çizgilerden kübik bir eser olduğunu rahatlıkla çıkarabiliyoruz, eser ayrıca anlamı itibariyle de kübik. Nedense trajedilerin barok tarzda daha iyi yansıtılacağını düşünürken eseri gördüğümde yanıldığımı anladım. Ve içimden bizim de bir Picassomuz olsaydı ah kim bilir neleri , (Sivas katliamından tut da sayamayacağım bir sürü katliam 😥) çizerdi diye iç  geçirdim.

1937 yılında, ressamımız 56 yaşındayken 349.3 x 776.6 cm‘lik kanvas üzerine yağlıboyayla yaptığı bu resim; Madrid de Kraliçe Sofia Müzesi‘nde sergilenmektedir.

Picasso

Gelelim hikayesine ;

1937 yılında İspanya da, Francisco Franco yönetiminde bir iç savaş yaşanmaktaydı. Milliyetçi kesim ile  Cumhuriyetçiler arasında ki bir savaştı bu.Ve bu savaşta milliyetçiler, cumhuriyetçileri vuruyor.Yani halk kendi kendini yok ediyor.😥

Biscay Bölgesi‘nde ikamet eden Guernica Kasabası, bu iç savaştan en büyük yara alan yerleşim yerlerinden biriydi. Guernica’nın o dönemdeki önemi, İspanya da gelişmiş sanayi bölgelerinden biri durumunda olan milliyetçi Bask bölgesinin işçi militanlığının simgesi ve solun kalelerinden biri sayılan önemli bir şehri olmasından kaynaklanmaktaydı. Franco nun faşist yönetiminden kaçan insanlar Guernica ya akın ediyordu. Nüfusu kalabalıklaşmıştı.

Milliyetçi kesim, daha da güçlenmek adına dışarıdan yardım aldı. Adolf Hitler ve Benito Mussolini de Francisco Franco’yu destekliyordu.

Franco, aralarının çok iyi olduğu Hitler’in silahlarını Guernica üzerinde denemesini onaylamıştı.Ve Nazi Almanyası ve İtalyan uçakları, İspanya’nın bu zayıf döneminden faydalanarak Milliyetçilere bombardıman uçakları temin etti.

Kendine karşı olanın ölümünü önemsemeyen faşist bir diktatördü Franco. Halkın en yoğun şekilde, şehirde olduğu günü seçmişlerdi. Şehir pazarının kurulduğu gün idi. Sivil direnişi yok etmek adına, askeri anlamda hiçbir savunması olmayan kent tam 3 saat boyunca bombalandı ve bombaların çıkardığı yangınlar 3 gün sönmedi. Kayıtlara göre 1654 kişi öldü, 889 kişi yaralandı. Bu vahşetin en acı tarafı da kasaba halkının erkekleri Milliyetçilere karşı savaşmak için kasaba dışındaydı. Yani ölen 1654 kişi kadınlar, çocuklar ve yaşlılardı.

Picasso, İspanya’dan 1904 yılında ayrılmış ve Fransa’ya yerleşmişti. Ve hiç bir zaman ana vatanına dönmedi.O dönemde Paris’te yaşayan Picasso bu acı katliamı ; Güney Afrika asıllı İngiliz gazeteci George Steer’in The Times gazetesinde yayımladığı “Guernica’nın trajedisi: Şehir hava bombardımanında yerle bir oldu” başlıklı haberinden öğreniyor. Daha öncesinden Paris’te sürgün halinde olan İspanya Hükümeti, Paris Dünya Fuarı’nda sergilenmek üzere, Picasso’dan bir tablo yapmasını istiyor fakat Guernica’nın bombalanmasına kadar Picasso çizecek bir şey bulamıyor.İşte bu haber onun ilham kaynağı oluyor.

Resmin siyah beyaz tonlarında yapılma nedeni de işte bu yüzden ; bir gazete haberini veriyormuş izlenimini vermek için .Ve bu renklerle bir bakıma foto muhabirliği gerçekliliğini de yakalamış oluyor.Başka bir yorum da ise renk yoksunluğunu, yaşanılan acının resme yansıtılmasıdır denmiş. Bu katliam renklerle canlandırılamaz ve acının en belirgin rengi de gridir diye düşünmüşler.Sanırım iki yorum birden doğru olduğundan bu kadar etkileyici  hava veriyor ,renksizlik…

 Pablo Picasso, tüm planlarını kendisini Guernica tablosuna adamak için iptal etse de esere sergi tarihinden üç hafta önce başlayabiliyor ve eser, fuarın başlangıcından iki hafta sonra tamamlanabiliyor.

Taslaklardan biri

Guernica’nın gecikmesine sebep olan faktörlerden biri de Picasso’nun “The Dream and Lie of Franco” ismini verdiği, gravür ve akuatint ( Bir Kazıresim tekniği. Bakır basım levhasının asitle aşındırılması yöntemiyle yapılır. Asit bu yöntemle yalnız çizgileri değil, ton bölgelerini de etkiler. Dolayısıyla oluşan resim tonlarının yumuşaklığı nedeniyle sulu boyaya benzer.) eserlerden oluşan bir resim serisi daha yayınlamasıydı. Guernica tablosu fuarda sergilenmeye başladığı sıralarda Picasso bu yeni serisini de duyurmuş hatta.

Guernica’nın ilk taslaklarında ,  baskıya direnmenin evrensel bir sembolü olan yükselen bir yumruk imgesi de bulunuyordu. Ressam bu sembolü önce boş bir ele, sonrasında bir buğday başağına dönüştürüp; en sonunda da resimden çıkartmıştır.Ayrıca  ilk taslaklarında ağlayan bir kadının gözünden akan kırmızı renkli bir gözyaşı gibi renkli imgeler de bulunuyormuş.Daha sonra akan kanı göstermenin acıyı katlamaya yetersiz olduğuna karar vererek resme katmayacaktır..

Picasso bu katliam için şu sözleri söylemiştir:“İspanya’nın mücadelesi, insanlara, özgürlüğe yapılan saldırıya karşıdır. Ressam olarak hayatım boyunca sürekli sanatın ölümüne karşı durmaya çalıştım. Benim gericilikle ve ölümle anlaşma içinde olduğumu kim bir an için bile olsa düşünebilir? Üzerinde çalıştığım ve Guernica ismini vereceğim resimde, ve son zamanlardaki tüm eserlerimde, İspanya’yı acı ve ölüm okyanusuna batıran askeri sınıfa duyduğum nefreti açıkça göstermekteyim…”

11 Temmuz 1937 yılında Guernica Paris Fuarı’nda, İspanya’nın temsil ettiği binanın giriş kısmında sergilendi.

Fuarda ilk sergilendiği sırada resim beğenilmemiş, ve bu  daha sonra resmin tam olarak anlaşılamamasına da bağlanmıştır. Picasso , kendisine yapılan “sanat yapmak için mesajları görünmez hale getirdi” suçlamalarına , “senelerce biriktirdiğim duyguların yarattığı bir resmi , sırf anlaşılması uğruna bozamazdım” şeklinde cevap vermiştir..

Guernica Paris’ten sonra Amerika’ya gönderildi. Fakat Picasso faşist düzen bitmeden tablonun İspanya topraklarına girmesini istememişti.

Faşist düzen yıkılıp, Cumhuriyet kurulunca , 1981 yılında Guernica topraklarına gönderilir. Fakat Picasso bunu göremeden hayata veda etmiştir.

Gelelim resimde ki şekillerin hissettirdiklerine…

Akademisyenler ve eleştirmenler Guernica’nın içerdiği at, boğa gibi figürlerin anlamlarını ressama sorduklarında, Picasso : “Boğa, boğadır ve at, attır. Resimlerimdeki belirli şeylere belirli anlamlar yüklemeniz doğru olabilir, fakat bu anlamı yüklemek benim fikrim değildir. Beni yalnızca, resimlerimdeki şeylerin ne oldukları ilgilendiriyor, ne anlama geldikleri değil. eğer benim tablolarımdaki belirli şeylerden belirli bir anlam çıkarılırsa, bu tamamıyla rastlantıdır, yoksa benim bu anlamı iletmek gibi bir çabam olmamıştır.  Yalnızca resim yapmak için resim yapıyorum. Nesneler nasılsa, onları öyle resmediyorum. benim ressamlığımda, hiçbir bilinçli propaganda amacı yoktur. Guernica resmi dışında” demiştir. Demesine ama….

Oysa tablo içinde bir sürü gizli imge barındırır. Ve tablo, bütünü ve içine gizlenmiş imgeleriyle ölümün acımasızlığıyla başa çıkmak için gizemli bir güç kaynağı oluşturur. 

C.g.jung da, Picasso’nun resimlerinin içine gizlediği bu imgelerin birer yeraltı karakterleri olduğunu vurgular.

Bu resim, altı insan figürü, at ve iki boğadan oluşan bir savaş kompozisyonudur. Dolayısıyla kaos vardır. İlk bakışta karmaşa göz yorabilir.O yüzden nereye odaklanacağımızı bilmemiz gerekir.Resimde merkez yok, Kübizm‘e yakışan geometrik şekiller vardır.

Picasso nun ne anlatmak istediği kendisininde söylediği gibi bize bağlı.

Resme baktığınızda klostrofobik bir hava var yani kapalı bir oda ; belkide bir işkence odası. Alçak tavanlı ve tavandan sarkan ampulun aydınlattığı bir mekan da sorgu odası havasına katkı sağlıyor.

Resmin ortasında üstte yer alan, bana göre en göze çarpan  nesneden başlarsak;

    💦 Tavanda asılı duran ampul : Bu ampulün pek çok anlamı olabilir.

  ✴İspanyolca biliyorsak bu ampulün adı, ‘bombilla‘dır. Kimi yorumcular, ampulü görünce ‘bombilla‘ diyeceğimizi ve buradan ‘bomba’ kelimesini çıkarmamız gerektiğini söyleyerek Picasso nun ortamın gerginliğini yansıtmaya çalışma çabası olabilir diyorlar.

  ✴ Bazıları da ampulün üzerindeki gözü Tanrının gözü olarak yorumluyor.

  ✴ Ampul güneş simgesi olabileceği gibi savaşta iktidar gücünü de simgelemiş olabilir.

  ✴Bazılarına göre de  Avrupa da ki aydınlanma sembolüdür.

  ✴Ampul teknolojik gelişimin bir parçası olabilir.Zaten burada yapılan da teknolojiyi test etmek değil miydi ?.

💦En soldaki boğa. Sola doğru baksa da gövdesi sağa doğru ilerleyecekmiş gibi duran boğanın kuyruğu bir alev şeklinde çizilmiş. Bu, Guernica da 3 gün sönmeyen yangına gönderme olabilir.

💦Boğanın hemen altında duran bir kadın figürü var. Kollarındaki cansız bebeğinin acısını yukarı doğru haykırarak yaşayan bu kadın,

 ✴ Guernica daki bombardımanda ölenlerin kadın ve çocuklar olduğunu hatırlatıyor.

  ✴Bazılarına göre çarmıhtan indirilen İsa’yı kucaklayan Meryem‘i andırıyor.Klasik katolik görüntüsünde ki Bakire ve çocuk benzetmesi  gibi.

  ✴Bazıları da bu kadını kendi ulusunun acısını çeken ulus temsilcisi olarak görüyor.

💦Bir diğer ayrıntı da ‘dil’

Acı çeken kadının ve boğanın dilleri, hançer biçimindedir. Hançer ise acılı çığlık, haykırışı simgeler.

💦Resmin merkezinde diyebileceğimiz kadar ortada duran at figürü,Guernica halkını temsil ediyor, tıpkı bebeğini tutan kadın gibi acıyla haykırıyor. Atın acısının kaynağı ise karnına saplanan mızrak ve boğanın boynuzu. Atın arka tarafında (gri renkli) bir boğa gizli. Resimdeki bu ikinci boğa figürü, zor fark ediliyor. Bu boğanın boynuzu, ata saplanmış.Boğa muhtemelen faşizmi temsil ediyor. Atın çektiği acının bir sebebi de bu boynuzdur. Alev kuyruklu olan diğer boğa ise, Guernica‘nın çektiği acıyı paylaşıyor. Boynuzu ata saplanan bu ikinci boğa ise ata saldırır pozisyonda. İspanyol kültürü için önemli bir hayvan olan boğa; yaşanılan trajedi karşısında sarsılmaz ve soğukkanlı bir tanık olarak kullanılmış. Yaşanan savaşın insani ve hayvani yönlerini bu tabloda bir araya toplamış. Soldaki acı çekerken sağdaki, zayıflıktan faydalanıyor.

💦Zemine bakın. Soldan sağa doğru yerde uzanan  bir erkek figürü var. Bu erkek sembolü ile cumhuriyet  kişiselleştiriliyor .  Kopmuş sağ kolunun eliyle bir kılıç tutuyor. Kılıcın ucu kırılmış. Bu yumruk yaptığı eli cumhuriyeti simgeliyor. Adamın kılıçla beraber tuttuğu ise bir çiçek. Çiçek, güzellik, barıştır. Farklı karakteristik özelliklere sahip iki boğa gibi Picasso yine bir zıtlık vermektedir. Bazıları da Guernicalı bir erkek savaşçı olan bu adamın sol elinin avcunda ise var olan  bir takım şekillerin  stigma olabileceğini söylüyor.

💦Sağ tarafa doğru atın hemen sağında sol profilden görünen bir kadın yüzü var. Bu vahşi sahnelere tanıklık ederek camdan içeri girmekte olan, korkusu gözlerinden okunan, oldukça endişeli bir yüz ifadesi olan kadın, sağ eliyle bir gaz lambası tutuyor. Bu kadın İspanyol hükümetinin hayali bir temsilidir. Kadının gaz lambasını bu ampule doğru uzatması ise iki ışık kaynağının çatışmasıdır.

💦Gaz lambası tutan kadının hemen altında bir yaşlı kadın figürü var. Bu kadın, bilinçsiz ve şaşkın bir şekilde lambaya bakıyor. Kadının sol eliyle tutarak destek aldığı ise kopuk bacağı .

💦Resmin en sağında iki elini birden havaya kaldırarak haykıran bir erkek figürü var.Havadan gelen saldırıların durması için adeta yalvarıyor. Bu adamda alevler içinde yanmakta. Yangından bahsetmiştik zaten.

💦En sağda bir kapı var. Bu kapı, mekanımızın bir oda olduğunu doğruluyor. Bu kapı çıkış noktası ya da bilinmeze gidiş olabilir. Lakin bir gerçek var ki figürlerin hepsi sola doğru ilerler vaziyette.

💦En soldaki boğanın arkasında, duvara çizilmiş güvercin var. Güvercin, barıştır, saflıktır. Burada bir kısmı beyaz ışıkla parlayan güvercin tertemiz bir beyazlıkla resmedilmediği için , kırık bir şekilde kurtuluşu ve umudu simgeliyor. Halkına savaşma fırsatı tanınmayan Guernica için kurtuluş yakındır, müjdesi veriyor gibi.

 Lena Gieseke Guernica’yı 3d haline getirdiği çalışması nı verdiğim linkten seyretmenizi öneririm.

http://www.youtube.com/watch?v=jc1nfx4c5lq

3d açılımı kübizmin özüne biraz ters olsa da etkileyici bence ve tabloyu daha iyi anlamamı sağladı.

    Bu tabloyla ilgili ilginç bazı anekdotlardan bahsetmeden geçemeyeceğim:

🕳Hitler’in Paris’i işgal ettiği dönem içerisinde Picasso, Guernica’yı çoğaltarak insanlara dağıtmış.

🕳Nazi Subayı, Guernica’ya bakıp Picasso’ya, “Bunu siz mi yaptınız?” diye sorduğunda, Picasso; “Hayır, siz yaptınız.” diye yanıtlamış.

🕳Hitler’in modern sanata karşı takındığı olumsuz tavır ve Guernica’nın üzerindeki antifaşist mesajlar sebebiyle, Nazi Almanyası fuar rehberinde eser için “4 yaşındaki bir çocuğun çizebileceği karmakarışık bir resim” ifadelerini kullanmış.

🕳1997 yılında, dönemin Almanya devlet başkanı  Roman Herzog , bu kasabayı Luftwaffe nin   bombalaması nedeniyle özür dilemiş.

🕳New York Modern Sanat Müzesi’nde sergilendiği yıllarda, tablonun üstüne Tony Shafrazi tarafından “KILL ALL LIES”kelimeleri yazılmış. Müze güvenliği tarafından yakalanan Shafrazi, “Küratörü arayın, ben bir sanatçıyım,” demiş.

🕳George Bush un  Güvenlik Sekreteri Colin Powell Irak a askeri harekat düzenleyeceğini basına ilk kez BM binasında,Güvenlik konseyi girişinde, televizyondan açıklarken, Guernica nın üzeri mavi bir kadife bezle örtülmüş.

Tablonun goblen bir kopyası New York taki birleşmiş milletler binasının bir duvarında, güvenlik konseyi salonunun girişinde sergilenmektedir. Tablo buraya, savaşın dehşetinin bir hatırlatıcısı olarak yerleştirilmiştir. Nelson Rockefeller tarafından yaptırılarak bağışlanan bu kopya, orjinali gibi siyah beyaz değil, kahverengi tonlardadır.

 Görünen o ki İspanya İç Savaşı ve Guernica Katliamı üzerine yapılmış en etkileyici çalışmalardan birinin önünde yalan söylemek, olmayan vicdanları rahatsız etmiş  . Bu olay, Simon Schama ‘s Power Of art adlı güzel belgesel serisinin Pablo Picasso bölümünde Simon Schama  tarafından şöyle yorumlanıyor:” Ben bunu sanatın gücüne yapılan övgü olarak görüyorum.Orada yapılan aslında şuydu: Sen dünyanın en güçlü ülkesi olup diktatörleri devirebilirsin ama gücün bir başyapıtla oynamaya yetmez!!”

 Ertesi gün bu örtünün, şiddet dolu sahnelerin arka planda kötü göründüğü ve konuşmacıların yüzlerin tam üzerinde atın kalçasının yer aldığı gerekçesiyle, televizyon habercileri tarafından istendiği açıklandı. Ancak bazı diplomatlar basına verdikleri demeçlerde, Bush hükümetinin, Powell’ın Irak taki savaşa ilişkin açıklamalar yaparken arkada bu resmin gözükmesini istemediğini ve BM yetkililerine bu konuda baskı yaptığını söylemişler…..Söylerler….

Guernica nın üzerinin mavi bir kadife bezle örtülmüş olması, bu resmin mi yoksa insan ırkının mı lanetlendiğini gösteriyor, bilemedim…

💛💙💚💜Guernica’ya hiç gitmemiş olan Picasso, yaşanılan acıların bencil bir fikir ile benimsenilmesinden ziyade kendi acımız gibi hissedilmesini resmetmiştir.

Anti savaş ikonu olan “Guernica”sanatın sadece görsel haz duygusu uyandırmak  için değil, farkındalık yaratarak toplumsal olaylara bir bakış açısı geliştirdiğinin ,devrimci yönünün en büyük kanıtlarındandır.

😪Dünya üzerinde insan ırkı var olmaya başladığı andan itibaren hiç olmadı,olmayacak biliyorum ama inşallah  bir gün tüm bu yaşanılan acımasızlıklardan bir ders alınır.

.

BIRTH OF VENUS – Venüs’ün Doğuşu

Published by:

image

       Botticelli nin Venüsün Doğuşu nu bilmeyen yoktur sanırım.Bakan her  göz ,bence mutlaka kendince bir güzellik yakalamıştır bu ünlü tabloda.Güzellik tanrıçasının doğuş teması ilgi çekici ama beni  temadan çok daha fazla etkileyen Boticelli nin insan vücudunda orantısızlıklarla birlikte zamanın güzellik anlayışında muhteşem bir yapıt ortaya çıkarmasıydı.Nedenini daha fazla irdeledikçe ;belkide bir neden aramaya gerek yok… Niye sürekli Botticelli…galiba ben bu adama taktım ((:

Sandro Botticelli

Sandro Botticelli

Küçük Fıçı’ lakabıyla anılan ünlü İtalyan ressamın bu lakabı, aslında  kuyumcu ağabeyi Antonio Filipepi’ye aittir. Ancak resim eğitiminden önce ,ağabeyinin yanında çıraklık yaptığı süreçte asıl adı  Alessandro di Mariano di Vanni Filipepi olan Botticelli de aynı lakap ile anılmaya başlanmıştır., Fra Lippo Lippi’nin yanında resim ve geometri dersleri almıştır. Yudit Öyküleri ilk yapıtlarından olup ,eski ahit hikayelerinden ressamların sıklıkla resmettiği bir tanesidir bu öyküler.Öyküyü kısaca anlatmak yerine resmine bakmak size yeterli gelecektir sanırım.

Judith’in Bethulia’ya Geri Dönüşü

Müneccim KrallarınTapınması ve şu an Louvre müzesinde sergilenen Madonna da o dönemde ünlenmesini sağlayan yapıtlarıdır.

Sandro-Botticelli-mecusilerin-tapinmasi

Müneccim KrallarınTapınması

 

1480’de, Sistina Şapeli’nde, kendi fresklerini çizmeye başlamıştır. İlk çalışmalarında dinsel, mitolojik  etki görülse de, Botticelli, aslında güzelliğe tutkun bir sanatçı olarak ön plana çıkmıştır. Çevresi tarafından da bilinen kaygılı mizacı, sanatına yön vermesinde etkili olmuş. Döneminin sanatçılarından, tablolarındaki zengin ayrıntıları, uzun boylu ve ciddi insan ifadeleri ile fark yaratmayı başarmıştır. 1482’te, ünlü şair Angelo poliziano nun venüsün doğuşunu anlattığı şiirden etkilenerek yaptığı ‘Venüs’ün Doğuşu’ adlı eseriyle sanırım kariyerinin en üst basamağına çıkmıştır. Resmin Castello için çizildiği söylendiği gibi, bazı kaynaklar da Muhteşem Lorenzo(Lorenzo di Pierfrancesco ) nun resmi sipari ettiği yönündedir.Fakat bu sipariş edilen tablonun şu an konuştuğumuz tablo olmadığını belirtenler de var.  Giuliano di Piero de Medici nin Simonetta Vespucci ye olan aşkının anısına çizildiğini söyleyenler de pek haksız sayılmaz:Vespucci, deniz kenarında yer alan ve o bölgedeki inanışa göre Venüs’ün doğduğu yer olan Portovenera adındaki bir kasabada yaşıyordu. Botticelli de aslında eskiden de Medici’nin metresi olan Vespucci’ye aşıktı.Hatta bu yüzden bir çok resimdeki kadın figürlerine model olarak Vespucci yi seçmiştir.Kim bu Vespucci ?? sizde merak ettiniz tabi ((:

Piero di Cosimo nun fırçasından bakalım Vespucci ye

unnamed

   Güzelliğiyle ünlü bir kadın olan Simonetta Vespucci  14 yy in Floransa’sında eşsiz güzelliğiyle ün salmıştı. Çok genç bir yaşta, 23 yaşındayken tüberkülozdan ölen Simonetta yaşadığı dönemde birçok Floransalı şair ve ressama esin kaynağı olmuştur.Bunlardan biri de Botticellidir.Onun ölümünden yaklaşık dokuz yıl sonra bu muhteşem tabloyu yapmış.Bana göre en güzel Simonette yüzü  de onun kidir.images (1)

34 yıl sonra; Botticelli nin ölmeden hemen önce Simonetta’nın ayakları ucuna gömülmeyi isteği yerine getirildi. Her ikisi de Floransa’daki Chiesa d’Ognissanti kilisesinin bahçesinde yatıyorlar.Botticelli nin diğer bir çok eserinde işte bu duru güzelliği görebiliyoruz bunlardan bir kaçına bakalım.Botticelli-Primavera images (2) Madonna del Mare Sandro Botticelli

   Konuyu çok dağıtmadan dönelim Venüs ün doğuşuna :Roma Katolik geleneğine uygun sanat eserlerinni üretildiği bir zamanda ve yerde çizilmiş olan tablonun teması açıkça pagan etkileri göstermektedir. Ressamın pagan etkisine sahip birçok başka eserinin Girolamo Savonarola tarafından yaktırılmış olmasına rağmen bu resim ortadan kaldırılmamıştır. Bunda Botticelli’nin Lorenzo de’ Medici ile olan yakın dostluğu sebebiyle kilisenin bu eseri sapkın ilan etmemesinin rol oynadığını ve birazdan açıklayacağım Hristiyanlığa atıf yapışını belirtiyorlar. 

   Yapıtta, tanrıça Venüs’ün bir deniz kabuğundan doğduğu ve çıplak güzelliğiyle etrafındakileri büyülediği an resmedilir. Botticelli’nin Venüs tasviri, diğer sanatçılardan farklı olarak biraz erotiktir. Göğsünü ve cinsel organını tam kapatamamış olması dikkat çekicidir. Bu kapatma biçimi sonra birçok heykeltraş tarafından taklit edilmiştir.

image

Knidos Venüsü‘nün kopyası olan Capitoline Venüsü

    Yunan Mitolojisinde  Kronus, babası Uranüs ‘ü hadım edip cinsel organını denize atar. Sonuçta deniz döllenmiş olur ve Venüs denizden doğar. (Aphros köpük demek yunancada).Aphrodit bir deniz kabuğunun içinde yol alarak Kıbrıs’ın güney batısındaki Baf (Paphos) kıyılarına  karaya çıkar. Venüs bu tabloda, bir denizkabuğu üzerinde denizden yükselip, sol taraftaki sol tarafta yer alan Zephyr(batı rüzgarı tanrısı) ve ona sarılmış olan Chloris estirdikleri batı rüzgarı ile su üstünde yol almasını sağlanmış,Zefirus’un da nefesiyle kıyıya taşınmıştır. Zefirus Yunan mitolojisinde baharı simgeleyen tatlı ve hafif batı rüzgarının adıdır. Ayrıca rüzgarlar Venüs’ün üzerine, ortası altın renginde güller dökmektedir.Tabloya ilham veren antik dönem eserlerinde denizkabuğu, vulvayı simgeler. Çıplak olarak betimlenen Venüs’ün yanında, mevsim tanrıçaları olan Horae’den biri bulunur ve elindeki çiçekli pelerin ile tanrıçanın üzerini örtmeye çalışır.   Horai Latin Mitolojisinde mevsimleri simgeyen tanrıçalardır. Zeus’un da kızlarıdır.Bu resimde görünenin de ilkbaharı temsil ettiğini anlayabiliriz. Üzerindeki giysi ve elinde Venüs için hazırlanmış kıyafet ilkbahar çiçekleri ile bezelidir.Horai’nin boynunda Venüs’ü temsil eden mersinden bir çelenk asılı iken gövdesinde ise yine Venüs’ün simgesi güllerden bir kemer yer almaktadır.Zefirus’a sarılı duran yarı-çıplak kadın ise sonradan Flora’ya dönüşecek olan Chloris’tir. Çiçek tanrıçasıdır ve baharın simgesidir. Zefirus bir peri kızı olan Chloris’i kaçırmış ve sonradan da onunla evlenmiştir.Venüs’ün üzerine çiçek desenli bir pelerin örtmek için ona doğru uzanmaktadır.

Tanrıçanın imkânsız uzunluktaki boynu ve sol omzundaki anatomik olarak mümkün olmayan açıya rağmen muhteşemliğinden başta bahsetmiştim. Kimilerine göre bu eser, abartılı ve orantısız insan formlarından dolayı maniyerizm tarzındadır.Tabloda Venüs’ün duruşu, Praxiteles’in Knidos Venüsü  heykelinin yanı sıra, Praxiteles ekolünü takip eden biri tarafından yapılan bir başka bronz Venüs heykelinin M.Ö. 1. yüzyıldan kalma mermer kopyası olan Medici Venüsü’nü de andırır.

images (3)

Medici Venüs

      Botticelli’nin eseri yapmaktaki tek amacı Pagan dinine ait sembolleri seyirciye sıralamak veya Klasik Yunan’a dair bir hikayeyi resmetmek değildir. Aslında Rönesans döneminde özellikle yaygın olan Pagan inanışı ve Hristiyanlığı bir araya getiren bir sentez yaratma amacındadır. Bu gözle bakacak olursak: Venüs aşk tanrıçasıdır ve doğuşu ile dünyaya güzellik getirmektedir, aynı Venüs gibi Hristiyanlık da dünyaya güzellik sunmaktadır. Dolayısıyla bu güzelliği (Venüs’ü, ama aynı paralellikte Hristiyanlığı) takdir edenler ulvi ve kutsal amaçların peşinden gitmektedir. Dönemin Floransa’sında yaygın olan bu inanış Klasik Yunan ve Hristiyanlık düşüncelerini bir araya getirmektedir. Dolayısıyla Venüs’ü konu alan bu eserin bir dini amaç içerdiğini görebiliriz.

    Bu dini amaçla uyumlu olacak şekilde resmin genelinde bir ilahi altın rengi ışığın hakimiyeti göze çarpar. Bu altın rengi ışık varlığını sağ kenardaki portakal ağacının ve bitkilerin yapraklarında, deniz kabuğunun üzerinde ve giysilerdeki yansımalarda göstermektedir.Ayrıca portakal Hristiyan ikonografisinde temizlik ve masumiyeti temsil eder. Sanırım bu özellikler sayesinde bu eseri görebilme şansımız var.

   Turla gittiğim için benim şansım olmadı ama Floransa daki Uffizi Galerisini de görmek lazım diyorum.

 

BOTTİCCELLİ-CEHENNEM-DANTE

Published by:

sandro botticelli inferno     Dante Alighieri nin üçlemesinden biri olan Cehennem ,Cennet ve Araf dan daha çok dikkat çekmiş ve bu yüzden bir çok ressam tarafından yorumlanmıştır..Her ne kadar fantastik bir kurgu gibi olsa da anlatılanların İncil de yer alması ile insanları içine çekmeyi başarmıştır.İnsan sınırlarının yoğun görsel temsilini içeren bu epik şiir yüzyıllardır insanları nasıl etkilediyse sanırım ben de bundan nasibimi aldım….

    Alessandro di Mariano di Vanni Filipepi, bizim bildiğimiz şekliyle Sandro Botticelli de bu etkiyi yüreğinde hissetmiş ki  Dante Alighieri’nin meşhur ”İlahi Komedya“sını kendisini 10 sene neredeyse tamamen bir yere kapatarak resimlemiştir. Resmettiği Cehennem’in günümüzde hala tartışıldığı Botticelli, 1445’te İtalya’da dünyaya gelmiş ve son nefesini henüz 65 yaşında iken memleketinde  vermiştir.

Sandro_Botticelli

Sandro Botticelli

     Ölümden sonraki hayatı anlatan şimdiye kadar yapılmış bana göre en korkutucu tablo budur.Cehennemin her katını tek tek tasvir etmiştir.Tabloya konu olan bu  muhteşem eseri ve yaratıcısını öncelikle tanımak gerektiğini düşünüyorum:Eserin orijinal adı “Komedya” olmakla birlikte daha sonra, 1360 yılında Giovanni Boccacci tarafından başına “İlahi” kelimesi eklenerek Hristiyanlaştırılmıştır.

Botticelli tarafından yapılmış Dante portresi. Botticelli Dante'nin başlığına bir defne dalı yerleştirmiştir. Bunu Dante'nin ustalığının sembolü olarak yapmıştır

Botticelli tarafından yapılmış Dante portresi. Botticelli Dante’nin başlığına bir defne dalı yerleştirmiştir. Bunu Dante’nin ustalığının sembolü olarak yapmıştır

      Yaratıcısı;Dante Alighieri; 1265 yılında doğup 1321 yılında ölen İtalyan Rönesans Hümanisti, şair, dil kuramcısı ve politikacıdır. Köklü ve asil bir aileden gelen şairin asıl adı Durante degli Alighieri dir. Ailesinin güç ve saygınlık kaybetmesinden babasını sorumlu tutmuş ve hiçbir eserinde babasından bahsetmemiş olmasına rağmen;

Beatrice Portinari

Beatrice Portinari ve kırmızı şapkasıyla Dante

B

Beatrice  düğünde

 

Dante ismi geçince  aklımıza gelen isimlerden biri olan Beatrice den eserlerinde sıkça bahsetmiştir.Dokuz yaşında bir kez gördüğü  Beatrice e aşık olan Dante nin bu aşkı İlahi Komedyanın temellerinin atılmasına etken olmuştur. Onsekiz yaşında ikinci kez karşılaştığı ve unutamadığı , uzaktan hayranlık duyduğu Floransalı kadın, Beatrice’in genç yaşta ölmesi yine şairin hayatında önemli bir etken olmuş .

Dante'nin platonik aşkı Beatrice Mezarı (Mektup bırakılan bölümü)

Dante’nin platonik aşkı Beatrice Mezarı (Mektup bırakılan bölümü)

Bu ölüm şiire olan bakış açısını değiştirmiş, aynı zamanda edebiyata sımsıkı tutunmasına ve sürekli çalışmasına neden olmuştur. Eserlerinde Beatrice’ i genellikle ölümlü bir insan modeli yerine ölümsüz ilahi bir görünüm içinde anlatmıştır.

     

-beatrice

Beatrice

 Aldığı eğitim hakkında kesin bir bilgi olmayan şairin, öğrenmeye açık yapısı ve meraklı olması nedeniyle kendi kendini geliştirdiği varsayılmaktadır. Genç yaşta büyük tutkuyla içine girdiği edebiyat sevdası onu, Yunan ve Latin eserlerini  okumaya itmiştir. Dante aynı zamanda resim, astronomi ve felsefeyle de ilgilenmiştir.Dante, İlahi Komedya’yı İtalya’nın Orta çağ ile Rönasans arasındaki geçiş döneminde yazmıştır. Bu yüzden o döneme dair geçişler görülür. Yüce Şair” ya da “İtalyan Dilinin Babası” gibi adlandırmalarda yapılan Dante ;Bir dönem Floransa yönetiminde söz sahibi konumuna gelmiş ve siyasi ortakları sonrasında sürgün cezasına çarptırılmışlardır.Bu sürgün, Komedya’nın birçok bölümünde Dante’nin sürgününün kehanetlerinden, Dante’nin siyasi görüşlerine ve bazı düşmanlarının sonsuza kadar lanetlenmesi şeklinde tesirini gösterir..İtalyan anadilinde yazılan ilk önemli edebi yapıttır. Dante’nin zamanında İtalya’da eserler çoğunlukla Latince yazılmakta olduğundan bu önemli bir ayrıntıdır.. Sürgüne kadar ki hayatını Floransa’da geçiren Dante, sonrasında birçok şehir gezip son olarak Ravenna şehrinde yaşamaya başlamış ve orada hayatını kaybetmiştir.

botticelli cehennem

     

Malebolge'nin dokuzuncu hendeği, bacakalrı topraktan dışarı doğru çıkan, yarıya kadar tepetakla gömülmüş günahkarlarla doluydu."

Malebolge’nin dokuzuncu hendeği, bacakları topraktan dışarı doğru çıkan, yarıya kadar tepetakla gömülmüş günahkarlarla dolu.

Daha çok lirik tarzda şiirler yazan şair ,felsefik düşüncelerinde insan ömrünü ortalama olarak 70 yıl olarak değerlendirmiş ve 35 yaşın yolun yarısı olduğunu kabul etmiştir.Şiir biçimi rastlantı eseri ortaya çıkmamıştır, diğer orta çağ çalışmaları gibi semboller ve sayılarla kuruludur. İlahi Komedya’daki her üç paragrafın son kelimesi “yıldızlar”‘dır. Mısraların terza rima uyağıyla örülü olması ve 3 parça olması Hıristiyanlıktaki teslise, Kantoların 33 kıtadan oluşması İsa Peygamberin öldüğü zamanki yaşına işaret eder. Giriş kantosuyla birlikte elde edilen 100 sayısı ise kutsal ve mükemmel sayı olarak bilinirdi.Yapıtı baştan aşağı ezoterik bilgilerin sembolizm içinde verildiği bir yapıttır. Dante sembolizmi tam anlamıyla çözülememiş yapıtının cehennem adlı bölümünde bunu kendisi şöyle dile getirmektedir: “Sağlıklı bir akla sahipseniz, şu tuhaf dizelerin arasında saklı öğretiyi kavrayınız.” Dante’nin yapıtındaki “cehenneme iniş” aslında inisiasyonlarda yaşanan bir deneyimdir. Dante’nin göklerin kat kat olduğunu belirtmesi de bir sembolizmdir. Dantenin bu yapıtında kullandığı sayısal sembolizm incelendiğinde en çok kullandığı sayılar, profesör Rodolfo Benini’nin de saptadığı gibi 3, 7 ve 22’dir. Yani Dante “İlahi Komedya” adlı yapıtını 3, 7 ve özellikle 22 sayısını esas alan bir sistem üzerine kurmuştur. 22 sayısı Kabala’da, tarotta,ezoterizmde önem verilen bir üstad sayıdır.

             Şiir birinci şahsın ağzından yazılmıştır. dante11Dante okuyucuyu ölüm sonrası bir seyahat macerasına davet eder ve Dante’nin ölümün üç krallığında Hıristiyanlıkça Paskalyanın üç kutsal gününde (Easter Triduum) 1300 yılının ilkbaharında geçer. 7 Nisan gecesi başlayan cehennem gezisi 9 Nisan günü son bulur. İmparator Augustus döneminde yaşamış, Romalı şair Virgil ona Cehennemde ve Arafta rehberlik ederken Arafın tepesinde Virgil bu görevini Dante’nin idealindeki kadın Beatrice’e bırakır. Beatrice Dante’ye rehberlik ederek onu semaya, ilahi ışığın kaynağına ulaştırır. İlk sahnede arzın derinliklerindeki cehenneme (Inferno) doğru yol alırken mitolojik karakterler ile ve Toskano’nun tanınmış eski güçlü insanları ile karşılaşır.Sonra Araf’a (Purgatorio) tırmanırken eski ileri gelen kişilerle konuşur. Bu kişiler cennete (Paradiso) girmeden önce Araf’ta beklemektedirler.

dante_hell_mcculloch

     İçinde yaşanılan dünyanın altında yer alan cehennem bir huni şekilli dehliz biçimindedir ve merkezinde isyankâr melek İblis bulunur.İnişlere ayrılmış uzun ve dar çıkıntı veya daireler şeklinde darlaşan taraçalarla arzın merkezine varır. Arzın tam merkezinde bulunan İblis aynı zamanda kâinatın da merkezindedir

Stxy ırmağı ve Philegyas. Sandalın üzerinde Dante ve rehberi Vergilius. Gustave Dore gravürü.

Stxy ırmağı ve Philegyas. Sandalın üzerinde Dante ve rehberi Vergilius. Gustave Dore gravürü.

. Burda sembolik olarak İblisin evrendeki en dünyevi ve gökyüzünden (yani cennetten) en uzaktaki yaratık olduğu anlatılmak istenirAşağıya indikçe günahlar ve azaplar artar. Dokuz kat veya daire içinde cehennemin müthiş ve korkunç bütün safhaları gösterilir.Cezayı veren Tanrı değildir.İnsanlar Araf a ve Cennet e gidebilecekken işledikleri hatalardan dolayı Cehennem e gitmişlerdir.Cehennem,İsa nın yaşamış olduğu kutsal Kudüs şehrinin altındadır.

Beni etkileyen bölümlerden biri de Cehennemin giriş bölümünde ki “kötülük de iyilik de yapmadan yaşamış olanların ruhları” varlığının anlatımıydı…

Stradanus'un Styks Nehri'ne batmış cesetler üzerinde kürek çeken Phlegyas resmi

Stradanus’un Styks Nehri’ne batmış cesetler üzerinde kürek çeken Phlegyas resmi

Bouguereau'nun iki çıplak adamın dövüşünü seyreden Dante ve Vergilius'un erotik tasviri

Bouguereau’nun iki çıplak adamın dövüşünü seyreden Dante ve Vergilius’un erotik tasviri

.

      1. daire de “vaftiz olmayan ruhlar”, 2.daire de”şehvet düşkünleri,3.daire de “oburlar”,4.daire de “cimriler ve savurganlar”,5.daire de “ağır suçlular”,6 .daire de”sapkınlar”,7.daire de “başkalarına,kendilerine,Tanrı ya saldırıda bulunanlar”,8. daire de “kadın tellalları,din sömürücüleri,rüşvet yiyenler,hileciler,hırsızlar,ikiyüzlüler,bölücüler,simyacılar,kalpazanlar”9. daire de”akrabalarına,vatanına, kendilerine iyilik yapanlara ihanet edenler “bulunuyor…
    En çok ilginç gelende 1.daire de yer alan ve İlahi Komedya da adı geçen tek müslüman ;Salahaddin Eyyubi idi..Kudüs ü Haçlıların elinden kurtarması bunda etkili oldu sanırım.

    Sen kendi yolundan git; bırak diğerleri konuşsunlar, bu eserden bir replik olup Karl Marx’ın Das Kapital ‘in birinci cildi  de bu sözle başlamaktadır.

Michelangelo' nun ikonik freski.

Michelangelo’ nun ikonik freski.

   Dante’yi Floransa surlarının dışında elinde bir İlahi Komedya baskısını tutarken gösteren Michelangelo’ nun ikonik freski. Geri planda teraslı Araf Dağı cehennem kapılarının üzerinde yükseliyor. Yani Cehennem’ in katları var. Defne yaprağı gene unutulmamış .sağda Floransa Katedrali var. Michelangelo Dante’ yi en güzel anlatan sanatçılardan biridir. Arkada cehenneme giren insanların alnına yazı yazan bir melek var. Bu Dante’ nin Cehenneminde vurgulanan bir sahne .

     20. yüzyılın en meşhur sürrealist sanatçılarından biri olan Salvador Dali de İtalyan hükümetinin, Dante’nin 700. doğum günü şerefine İlahi Komedya’yı resimlemesini istemesi üzerine 100 kadar suluboya resim yapmıştır.

   İlâhi Komedi matbaacılığın icadından evvel 600 nüsha el ile yazılarak etrafa yayılmıştı. Sonra bütün dillere çevrilmiştir. 300 den fazla tercümesi vardır.

İlahi Komedya’dan etkilenerek ortaya çıkartılan son eser Dan Brown’ın Cehennem adlı romanıdır. Kitabın kapağında Dante’nin ölüm maskesi kullanılmıştırDante.deathmask. Batı dünyasının en ünlü edebi kişiliklerinden bir tanesi sayılan Dante’ nin ölüm maskesi kullanılarak yüzünün canlandırılması için İtalya’daki bazı üniversitelerin çalışmaları olmuştur.

 

 

images (7)  Bu kadar ürkütücü bir tablo da yer almadan yaşayabilmek mümkün mü ,ne dersiniz?  😃

 

 

Lady with an Ermine-Kakımlı Kadın

Published by:

Oil on Wood 54.8 x 40.3 cm

Oil on Wood 54.8 x 40.3 cm

     Merhaba….Bu gün Polonya da mıyız  acaba diye düşündünüz ama yanıldınız:çünkü bu gün sadece beni çok etkileyen resimlerden birinin ayrıntılarını  (tabi ki bulabildiğim kadarıyla) sizinle paylaşmak istedim.

         Leonardo da Vinci nin yaptığı dört kadın portresinden biri olan bu resmi neden ilk olarak tercih etmiş olabilirim diye düşündüm. Mona Lisa‘nın bu dünyadaki en büyük rakibi olma özelliği olabileceği gibi, kucağında neden kedi,köpek yada tavşan yok da bir gelincik var diye aklıma takılmış olmasından da olabilir.

          Resimdeki kadın, Cecilia Gallerani. Soylu olmayan bir ailenin, güzel ve eğitimli kızı. Cecilia, küçük yaşta nişanlanıyor ama Milano dükü  olan Lodovico Sforza ile emrinde çalışan babası sayesinde tanışınca işler değişiyor. Nişan atılıyor ve Cecilia Lodovico ‘nun metresi olarak saraya taşınıyor bir de çocuk doğuruyor. Cecilia herhangi bir metres değil, şiirler yazıyor, şarkı söylüyor, enstrüman çalıyor. Bu sebeple de Lodovico’nun gözdesi. Leonardo Milano’da yaşadığından, Lodovico herkes gibi Leonardo’nun da patronu.Leonardo Dük için mimar, silah tasarımcısı bir mühendis ,heykeltraş ve ressam olarak hizmet veriyor. Cecilia için ne büyük şans ki, Leonardo onun bir portresini yapıyor. Resimde Cecilia 15- 16 yaşlarında. Leonardo ise 30’lu yaşlarında. Kızın kucağındaki “ermein” denilen hayvan Türkçe’de as ya da kakım olarak bilinen bir gelincik türü. Bu hayvanın diğer gelinciklerden farkı, sadece kışın tüylerinin tamamen beyaza dönmesi.Dönemin soyluları evcil olarak besleyip kürk yapımında kullanırlarmış.Kakım bembeyaz kürkünü kirletmemek adına avcılardan kaçarken bile ölümü göze alıp çamurlu  çukurlara girmezmiş. Bu özelliği ile de saflığı ve temizliği temsil ediyor.bu özellikleri Cecilia ya atıf için kullanılsa da ayrıca Dük ün üyesi olduğu şövalye birliği  Kakım Tarikatının da sembolüdür.Aynı zamanda sanatta doğurganlık simgesi olarak da kullanılan kakım Cecilia nın hamileliğine de işaret ediyor olabilir.

     Cecilia’nın kucağında bu hayvanı tutması hem onun saflığına, hem de sevgilisi Lodovico’ya olan bağlılığına bir gönderme de olabilir.Malesef Cecilia’nın şansı hep böyle iyi gitmiyor. 1591’de Lodovico’dan bir oğlu oluyor ama Lodovico onun yerine bir başka soylu kadınla evleniyor. Mecburen bir süre sonra saraydan ayrılıyor.

    Eserde “contrapposto”denen vücudun dörtte üçünü gösterir şekilde resmedilmiştir.g1_u8514_self

     Vücudu tıpkı Mona Lisa gibi sola dönük ama hem hayvanın hem de Cecilia’nın başı tam ters yöne bakıyor. Sanki bir ses gelmiş de ona bakıyorlarmış gibi.Dinamiğin kuralları ile ilgili araştırmalar yapan hareket halindeki cisimleri resmetmeyi seven Leonardo genç kadınını da bu şekilde resmetmeyi tercih etmiştir.

    Cecilia nın saçı coazone denilen şekilde taranmıştır.İki yana ayrılıp çenede birleştirilen saçları geride  uzunca bir örgü ile sonlandırılmış,başına sarılı ince tülbent ve alnından geçen bantlarla sabitlenmiş.Elbisesi asil bir kadın olmadığını gösterecek kadar sade ;fakat boynunda ki siyah taşlı kolye Dük ile bağlantısına işaret eder.Dük koyu esmer bir tene sahip olduğundan..

    Cecilia nın kakımın ince zarif gövdesini okşaması resme birazda erotik bir hava veriyor.

    Resmin sol üst köşesinde “La belle ferronnière” ve alt satırda “Leonard Dawinci” yazıyor. Bu yazı Leonardo tarafından yazılmamış. Resim 1798’de Czartoryski ailesi tarafından satın alınıyor ve muhtemelen Polonya’ya getirildiğinde bu not ekleniyor. Resime neden “La belle ferronnière” yazıldığını soracak olursanız, sebebi Leonardo’nun Louvre’da bulunan La Belle Ferronnierre isimli portresindeki kadına benzetilmesi. Adam sırf benzetti diye ,ilginç… Resmin arka planında oluşmaya başlayan hasarlar sebebiyle, daha fazla zarar görmemesi için, bir de restorasyon yapılıyor. Kaynaklarda anlatılana göre mavi-gri olan fon, siyah olarak yeniden boyanıyor. Tahminler bu işlemi 1830’larda ünlü ressam Eugene Delacroix nun yaptığı yönünde.

     Resimde yapılan incemelerde, Leonardo’nun parmak izine rastlanmış. Bu dönemde yağlı boya İtalya’da yeni yeni kullanılıyordu ve Leonardo bir öncü olarak bu yeni boyayı ilk kullanan ve en iyi şekilde uygulamaya çalışandı. Bu sebeple parmaklarını da kullanıp, boyayı en iyi şekilde uygulamış olmalı. Leonardo nun tüm eserlerinde görülen renklerin bir ince dumanla kaplanmış gibi buğulu biçimde kaynaştırılması esasına dayanan tekniği sfumato da bu eserde görülmektedir.Özellikle boyun ve gövdede ki ton geçişler gibi..

    Ben kakımlı kadın mı Mona Lisa mı sorusuna Kakımlı kadın diyorum ya siz?

Araç çubuğuna atla