web analytics

LESVOS-MİDİLLİ-MİTİLİNİ-MYTHOS

20160706_151809Bu gezi fikri; birlikte çalıştığım anestezi doktoru olan arkadaşımın üç ay önce büyük bir grupla Midilliye gitmesi ve dönüş de tahmin ettiğiniz üzere ;yediklerini içtiklerini ballandıra ballandıra anlatmasıyla oluştu.Bizi de oraya götür şeklinde kafasının etini yedikten sonra bir kültür turu yerine yeme içme turunun sözünü aldık ve bayram tatilinde ,Yunan adalarından görmediklerimizden biri olan; bizim bildiğimiz adı  Midilli , fakat gerçek adı Lesbos (B harfi V okunduğundan Lesvos okunan) adasına gittik.Biz bayramda gittik aman !! siz sakın bayramda gitmeyin.Tamı tamına iki saat ayakta ,sırtımızda sırt çantalarımızla ,sıkışık ve havasız bir ortamda dikilmek zorunda bırakıldık.)): Feribota binmeden önce bir saate yakın beklememiz de ayrı tabi…Böylelikle İzmir Karşıyaka dan saat altıda başlayan yolculuğumuz saat oniki de Midilli şehrine inmemizle son buldu diyeceğimi sandınız ama sadece güzel bir yemek molasının ardından kiraladığımız araçlara binerek Petra ya doğru devam etti.20160706_165627Araba meraklısı oğlumun isteği üzerine; biraz reklam olacak ama ,araç kiralama ofisinden BMW isteyince; elinde hiç o markadan araç olmadığı için  kendi arabasını şirket sahibinin bize verdiğini orada öğrenmemiz çok şaşırtıcıydı.Önce bu fiyat farkına ne gerek var diye söylendim ama sonra diğer iki aracın tepeleri tırmanamadığını görünce oğluma seçimi için teşekkür ettim.☺Bu arada 2009 model 1.6 BMW ile adanın en iyi arabasına sahip olduğumuzu da görünce borç içinde falan da olsa çok iyi yaşayan bir ülke olduğumuzu anladık.😭Bize araç kiralamada Petra da ki  Kadınlar Kooperatifin yöneticileri yardımcı oldu.Sizler isterseniz Lesvoroma sitesinden önceden arabanızı kiralayabilirsiniz. 20160706_151842

Midilli’ye Ayvalık’tan geçiliyor. 3 şirket var feribot seferleri düzenleyen; Jale tur, Turyol ve  Jalem tur
Jale ve Turyol gidiş dönüş 30 euro, yolculuk 1 ,5 saate yakın sürüyor. Biletleri online aldığınızda 5 euro kadar indirim olabiliyorsunuz.Arabayla geçmek isteyenler içinde akşam 18:00 da arabalı feribot mevcut.Tabi bunun için araç üzerinize kayıtlı olacak,yaklaşık 70 euro ya yeşil sigorta yaptıracaksınız.Günlük araç kiralama ücretlerinin 25-50 euro arasında değiştiğini düşünerek ayarlamanızı yapabilirsiniz.
Jalem ise hızlı katamaranlar ile servis yapıyor, yolculuk yaklaşık 45 dakika sürüyor. Daha hızlı gitmenin bedeli 5 euro daha pahalı bilet almak,size kalmış….Biz Ayvalıktan karşıya jale feribotuyla önceden ayırttığımız biletlerimizle geçtik.Ama aklımızda hızla yanımızdan geçen Jalem de kalmadı değil.20160706_151820

Ada Girit ve Rodos tan sonra Yunanistan ın en büyük üçüncü adası.1462 yılında Fatih Sultan Mehmet fethettikten sonra 1912 yılında Balkan savaşlarına kadar 450 yıl Osmanlı egemenliğinde kalıyor.Girdiğiniz dükkanlarda boşuna size gardeş demiyorlar((:

20160706_151854

Kalenin önünden mitilini şehrinin görünümü

370 km kıyı şeridi olan ada diğer adalara kıyasla çok yeşil.Midilli Yunanca’da ağaçlık, ormanlık demekmiş, bu anlamla örtüşen görünümü nedeniyle Zümrüt adıyla anılmayı hak etmiş.

Ağustos ayı festivaller ayı;dans festivali, serenad akşamı ,klasik gitar gösterimleri mevcutmuş.20160708_140036

    Adanın altında yatan volkanik kayalardan yayılan enerjinin insana huzur ve rahatlık verdiğini söyleyenler kesinlikle çok haklılar..20160708_135617

    Feribottan iner inmez kendinizi Mitilini (Mytilene ) nin ana merkezinde buluyorsunuz.Başkent Mitilini M.Ö. 3000 yıllarından başlayan tarihi ile Yunanistan ın en eski şehirlerinden biri. Ayrıca Kuzey Ege Adalarının idari merkezidir.Safo,Namık Kemal,Barbaros Hayrettin,Odesseas Elitis burada yetişen ünlüler.

20160706_165648

Mitilini nin merkezinden sahile bakış

Merkezde bulunan Ermau caddesi en ünlü caddesidir.Buradaki dükkanlardan Uzo ve zeytinyağı yada hediyelik eşyalar alabilirsiniz, fiyatları gayet makul.Tabi hiç bir şey almasanız da bu sevimli caddede dolaşmanın keyfini çıkarabilirsiniz. 20160706_154725Antik çağda bu cadde kanalmış ve zamanla molozla dolmuş.Ermou Caddesi Agios Therapon kilisesinden itibaren Midilli Kalesi’ne kadar uzanıyor.Arkeoloji müzesi, Metropolitik Kilise bu cadde üzerinde gezilebilecek yerler arasında.Adada ki en büyük cami olan Yeni Cami ve Çarşı Hamamı da bu cadde üzerinde.Yeni Cami ,Midilli nin en zengin müslüman ailesi olan Kulaksızzadelerden Mustafa ağa tarafından 1825 yılında yaptırılmıştır.Minaresi yıkılmış ve ibadete kapalıdır.

Yeni Cami

Yeni Cami

Avlusunda Hacı Muhammed Ağa tarafından yaptırılmış bir medrese ise hala ayaktadır ve görülebilir.

Caddenin bitimin de sergi salonu olarak kullanılan ,Midilli nin son valisi olan Halim Paşa nın konağı ziyaret edilebilinir.Adanın ilk hükümet konağı,Kulaksızzade Mustafa Ağa nın torunu Ümmügülsüm Hanım tarafından bağışlanan bir konak olmuş sonra bu bina eskiyip sökülmüş.Binanın yerine 1891 de Sultan 2.Abdülhamid döneminde yeni bir hükümet konağı inşa edilmiş.Bu konağın tam karşısında Rum öğrencilerin eğitim gördüğü Midilli İdadisi yer alıyor. Günümüzde ise Adliye Sarayı olarak kullanılıyor.

greece-island-lesbos-mytilene-city-view-church-agios-therapon-evening-b9h27p-2

Agios (Hagia) Therapon kilisesi

Şehrin antik ve yeni olmak üzere iki adet limanı var.

Metropol Klisesi,Agios Klisesi,Therapon Klisesi,Taksiarches Klisesi ni gezebilirsiniz.Hagia Therapon Klisesi en büyük klisesidir.Therapon iyileştiren demektir.Tarabya adı da buradan gelir.Tam karşısında Bizans müzesi var.

20160706_130944

Kalenin yandan görünümü

Kalesi  güney ve kuzey tepelerinin arasındadır.Doğu Akdenizin en büyük ve sağlam kalelerinden biridir.İmparator Jüstinyen tarafından  inşa edilmiştir.1912 de Türkler adayı terk edince burası kışla olarak kullanılmış.1922 de mübadele yıllarında Anadolu dan gelen halk bu kale içinde kurulan çadırlarda yerleştirilmiş ve bu insanlar evlerini yaparken bu kalenin taşlarını da anı olarak yaptıkları temellere katmışlar.(: Hem Osmanlı, hem de Bizans tarafından istilalardan korunmak için kullanılan kale, şimdilerde konserlere ve sanatsal aktivitelere ev sahipliği yapıyor.Dolaşmak isterseniz 2 euro…

Şehirde döviz bürosu yok.Ona göre tedbirinizi alın.Kredi kartını da ben kabul ettiremedim ,nakit seviyorlar.

Limanın arkasında Tzamakia plajı var.Yine aynı kısımda Hürriyet Heykeli bulunuyor.midilli_rehberi_19

Bu kadar kültür yeter diyerek gelelim turumuzun esas amacına;tazecik balık ve mezeler ,lezzetli ve de çok uygun fiyatta.. Ne yazık ki Türkiye de ikisini bir arada bulmak mümkün değil artık.)): Adaya özgü Ahtapot ızgara,üzerine bol soğan doğranmış sardalya,bezelye favası,feta peynirli grek salata , musakka ki en favorim oydu,kabak çiçeği dolmasının kızartması mutlaka tadılması gereken lezzetler ,tavsiye olunur. 101214_0002images-2Tabiki  yanında Mythos birasıyla(: Mythos eski yunancada, ağızdan ağıza aktarılan söz, konuşma ,doğu kültüründe efsane demekmiş. mit, mitos kelimelerinin köküymüş. Sevdiğim biranın da adının anlamını öğrenmek bu tura kısmet oldu. ☺

  Öğleden sonra siesta 14:00 dan  17:30 kadar sürüyor.Pazartesi,çarşamba ve cumartesi öğleden sonra da açmıyorlar.Neden ekonomik kriz var diye düşünüyorlarsa biz cevabı bulduk.😂 Örnek alsınlar bizi ;sürekli çalışıyoruz ve sonuç :hiç kriz var mı?😜

   Limanın karşı kıyısında yan yana bulunan dört resturantan ilki dışındakileri tavsiye ediyorlar yalnız biz hakkımızı kalenin yanında ki Tabopva O Ahmoe de kullandık..Herşey çok güzeldi.Bira 2.5, patates kızartması 2 euro ,bu arada dondurulmuş patetes kullanmıyorlar adada,kabak çiçeği kızartması 3,greak salata 5 ,kalamar 9 euro 

Cafe bar olarak Monkey ,Beach bar olarak Pluz tavsiye ediliyor.

Ernau caddesinde ara sokakda Kalderimi (kaldırım tavernası) herkesin önerdiği bir yer.

En eski pastanesi, Panellinio Pastanesinde özgün tatlılarla birlikte buzlu kahve Frappe’yi ve kahvenizi içerken görkemli mekanın havasını teneffüs edebilirsiniz.Biz öyle sevdik ki adaya hem geliş hem gidiş de uğradık.((:

Pastanenin arka kapısı

Pastanenin arka kapısı

img_3201

pastanenin içi

Fanari restaurant limanda gidilebilinir.

Midilli den ayrılıp Petra ya doğru yola çıkıyoruz.İki yol var birincisi sahil kenarından gidilen otoyol:biraz uzun ve bozuk parçalar var.İkincisi Kalloni üzerinden geçiş:manzaraları seyrederek gitmek …biz keyif aldık.

  Geras ve Kallonis isimli iki körfez Midilli Adası’nda dünyanın en lezzetli sardalyalarının yetiştiği yerler. Balıklardaki bu lezzetin sebebi olarak yağmur sularının milyonlarca zeytin ağacından süzülerek körfezlere akması ve balıklarında bunlarla beslenmesi olduğunu söylüyorlar.Kalloni,adanın ortasında,yolların birleştiği büyük ve önemli bir yerleşim yeri.Kalloni yöresi, Aristoteles zamanından günümüze kadar bir ticaret merkezi, çok kaliteli deniz mahsüllerinin çıkarıldığı ve kuş gözlemi yapılan bir yer olarak biliniyor.Biz vakit kaybetmek istemediğimizden sardalyaların tadına bakamadan yolumuza devam ettik. Bizim adaya gelmemize vesile olan arkadaşlar daha önce Petra da kaldıkları için bizde aynı güzellikleri yaşamak istedik ve bu sahil kasabasını konaklama için tercih ettik.Petra da deniz kenarında çok şirin bir butik otelde kaldık ,banyosunu beğenmediğim için ismini vermeyeceğim ama havuzu ve deniz manzaralı kahvaltısı keyifliydi.

otelin balkonundan manzara

otelin balkonundan manzara

Petra uzun ve nispeten ince kumlu bir plaja sahip ,fakat deniz dalgalı ve çok berrak değil.Yinede sabah erkenden balıkçıların çippurra,levrekto sesleri arasında soğuk temmuz sabahında (: ,serin sulara dalmak keyifliydi.Sahilinde güzel tavernalar mevcut.İlk akşam kadınlar kooperatifinde(The Women’s Co Operative) yemek yedik.imageSanırım o geceden aklımda kalan yediğim en güzel zeytinyağlı börülceydi.Ertesi gün Petra dan Sigri yi görmek üzere batı kıyısına doğru  gezi planladık.Dağların tepesinden kıvrıla kıvrıla gitmek güzel ama araba tutuyorsa tavsiye edilmez. ((:  Zeytin ağaçlarının arasından kıvrılırken daha kayalıklı ,ağaçsız bölgelere geçince Sigri ye yaklaştığımızı anladık ve kayaların arasından muhteşem bir deniz manzarası karşımıza  çıktığında , yaklaşık bir saat süren sıkıntımız birden hiç yaşanmamış gibi oldu.((:

Geopark

Geopark

Sigri’ye 7 km kala ,yol ayrımında Fosil Orman Jeopark’ın tabelasını görünce manzaranın güzelliğine dayanamayıp indik arabalarımızdan. Bu alanda, Sigri Fosil Orman müzesi ve parkı bulunuyor. 25 milyon yıl önce volkanik hareketler ile bu bölgede bulunan bitki örtüsü, lav ve küller altında kalmış,bir tür volkanik çamur seli, orada bulunan bitki örtüsü ve ağaçları kaplamış. Ardından yağan yağmur bu bitkileri yanmaktan kurtarmış. Uzun yıllar boyunca gömülü halde bulunan bu orman, hava şartlarının etkisiyle yavaş yavaş gün yüzüne çıkmış bugünkü fosil ormanı oluşturmuş. img_3262Yüksekliği,  7,02m çapı da 8,58m olan Avrupa’nın en büyük fosilleşmiş ağaç gövdesi burada sergileniyor. Aynı zamanda dünyada korunmuş en büyük fosil örneklerinden biri olduğundan bahsedilmekte.Park 286 dönümlük koskoca bir dağ yamacını kaplıyor. Mekanik araçlarla şekillendirilmemiş olan patikalarda yürüyerek, ilk Çam ağaçlarını, 22 metrelik en büyük yatan gövdeyi, atalardan kalma Sekoya tipinde olan ayakta kalan gövdeleri görebilirsiniz.img_3268

Hava çok sıcak olduğu için bu açık hava parkını gezmeyi gruba teklif bile etmedim. Sonuç olarak müzeyi gezmeye karar verdik.Tabi önce sahilde bir mola.. .Burası ada da gördüğüm en güzel yerdi..

Sigri nin deniz kenarın da, 1757 yılında yapılmış ve bugün kaderine terk edilmiş Osmanlı Kalesi ,muhteşem güzel bir sahil ve harika restoranlar bulunuyor ;üstüne üstlük de tüm bu güzellikleri huzurlu bir sakinlikle size sunuyor..

arkada kale manzarasıyla plaj

arkada kale manzarasıyla plaj

20160707_133813Deniz,kum ,güneş ve muhteşem lezzetlerin tattıktan sonra müzeye çıkıyoruz.

müzenin girişi

müzenin girişi

img_3267img_3265Grubun erkeklerinin muhteşem pozverme istekleri ve benim isteksizce onları figuran olarak kullanmam ….çok keyifliydi ((:  

25 in değişik ifade ediliş şekli ((:

25 in değişik ifade ediliş şekli ((:

20 milyon yıl diyenler var ama sanırım biz Dinazorları görünce müze de, 25 milyon yıl öncesinde oluştuğuna inandık bu volkanik patlamanın.Ve Fosil Parkı Doğal Tarih Müzesini gezmeye başladık.2004 yılından itibaren Unesco’nun Dünya Jeoparklar Ağına dahil olmuş.Resim çekmek yasakmış tabi bunu birkaç poz çektikten sonra öğrendik.Yani bu resimleri hiç bir yerde bulamazsınız.Biraz reklam gibi oldu.((:img_3281
Mimari açıdan şahane olan binaya girince, ilk salon “Fosil Orman”, gezegende 3,5 milyar yıl önce ortaya çıkan ilk tek  hücreli organizmalardan gelişmiş bitkilerin ortaya çıkmasına ve fosil ormanın oluşmasına kadar, bitkilerin yeryüzündeki gelişimini göstermektedir.img_3279 İkinci salon “Ege’nin Gelişimi”nde fosil ormanın oluşumuyla, ayrıca son 20 milyon yılda Ege havzasının jeoloji tarihi ile bağlantılı olan jeolojik fenomenler ve işlemler gösterilmektedir. Ayrıca geniş bölgenin litosferik plakalarının hareketleri ve Ege’deki jeolojik gelişimin başka etkileyici canlandırmaları sunulmaktadır.

Bunun bir çene kemiği olduğunu bilmek ne kadar ürkütücü değil mi?

Bunun bir çene kemiği olduğunu bilmek ne kadar ürkütücü değil mi?

img_3280
Müzenin girişinde, merdivenlerin etrafında, aromalı bitkilere ve fosil ağaç gövdelerine ağırlık verilmek üzere, Yunan florasının örneklerini görebilirsiniz.

Müze nin girişinden egenin sularına bakış

Müze nin girişinden egenin sularına bakış

Sağa doğru, Fosil Orman bölgesinde bulunan bitkilerin güncel örneklerinden oluşan bir patika sizi Sigri Jeoparkına götürecektir.img_3275 Burası müzenin yanında bulunan 20 dönümlük bir alan. Burada 343 metrelik dairesel bir güzergah üzerinde kök sistemine dokunulmamış olan kozalaklı ağaçlar bulunmkta.img_3278Müze gezimiz bitince geldiğimiz yoldan tekrar Petra ya doğru yola çıkıyoruz.Yolun üzerinde bir dağ köyünü geçerken kahvesindeki muhteşem manzara ve çınar ağacını görünce bütün grup aynı anda arabalarımızdan iniyoruz.Frappe ve kahveyi işleten bayanın yaptığı muhteşem kurabiyeler….img_3335

Petra ya gelince çok uzuuuun süre birşeyler yemediğimizi düşünüp (: nerede yiyeceğimize karar vermeye çalışırken; oğlumun yeter bu kadar deniz ürünü ben pizza yemek istiyorum şeklinde olaya nokta koymasıyla,gençlerinin seçtiği bir restoranın deniz kenarına oturuyoruz .Reef Restoranın  pizzalarının öneriliyordu ama yemekler de çok güzeldi.Patlıcan musakkaya bayıldım.Hatta Mytos amblemli bira bardağını da  çok beğendim(yemek için değil tabii  (((:  ) Gecenin sonunda eşim üç farklı mytos bardağı ile yanıma geldiğinde;eşimin bardağı satın almak istemesi üzerine ;restoranın sahibinin bardağı satmadığı gibi elinde bulunan üç farklı çeşidini de hediye ettiğini öğreniyorum.Galiba bizleri seviyorlar düşüncesi de işte bu şirin olaylarla bu turda sık sık gündeme geldi …

Sabah otelin açık büfesine ilave almak zorunda kaldığımız ,sıcacık börek ve ekmeklerle (görünce dayanamadığımız için almak zorunluydu)keyifli bir kahvaltının ardından Petra nın arka sokaklarına dalıyoruz.Sakin ,sevimli ,yemyeşil ara sokaklarında dolaşmak çok keyifli.Dükkanlarda ki el emeği göz nuru ahşap ve seramik bibloların,tabloların işçiliklerine hayran olmamak ve de tabi ki ,almamak imkansız..

firt kiss galerinin sahibi ile

firt kiss galerinin sahibi ile

Dağın eteklerinden ,denize doğru yürürken tepede ,büyük bir kayanın üzerinde karşınıza çıkan kilise;Panaya Glikofilusa Kilisesi (Meryem Ana Kilisesi)dir.

İnanca göre, yaklaşık 1600 yıllarında büyük bir fırtına sonrasında bir gemi karşı adacıklara yanaşmıştır.

Geminin üstünde bulunan Meryem Ana ikonası o günlerde kaybolmuş ve kayanın üstünde bir ışık belirmiş. Denizciler kayanın üstüne çıkıp ikonayı bulmuş ve beraberlerine almışlardır.img_3250

Bu olayın durmadan tekrarlanması denizcilerin bu noktaya ikonayı saklamak için bir kilise inşa etmeye karar vermesine neden olmuştur. Bugünkü kilise daha sonra, 1840 yılında inşa edilmiştir. 114 oyulmuş basamak çıktıktan sonra müthiş bir manzarayla baş başa kalacağınız tepeye varacaksınız.  15 Ağustos’ta da birçok insan dua etmek için bölgeye geldiğinde büyük bir panayır düzenleniyormuş.

 Yolunuzun üzerine çıkan diğer kiliseleri  merak ediyorsanız http://www.midillitour.com/genel-bilgi/kiliseler-manastirlar/ kısmından ulaşabilirsiniz.panagia-glykofilousa
Kiliseye ,kayaya oyulmuş 114 basamak ile çıkılmaktadır.35 metre yüksekliğinde bir kayanın üzerine inşa edilmiş. Hatta Petra adını bu kayadan alıyormuş.Petra kaya demekmiş.20160708_114902 Kilisenin içinde ender Bizans ikonları ve çok güzel bir piskopos tahtı bulunmaktaymış. Etek boyunun uzun olması gerektiğini belirten tabelayı görünce biz hiç o merdivenleri tırmanmayalım dedik.((:

 Ara sokakta tesadüfen karşımıza çıkan küçük ve sevimli bir kilise de Hagios Nikolaos  Kilisesiydi.

klisenin önünden

klisenin önünden

img_3356

klisenin içinden

image

Sokaklar sevimli ve sakin..Sanırım insanların ruhunun dinginliği yollara ve binalara yansımış.20160708_115154

20160708_115347Petra nın koyunda Hagios Giorgis, Mikro Nisi, Glaronisi ve Mirmingi adlı 4 adacık görülür. Bu adacıklar kuş gözlemevleri ayni zamanda yabani kuşların hayatını koruyan bölgeler olarak ilan edilmiştir.

  Kaldığımız şehri gezmeyi bitirince arabalarımıza atlayıp Scala Erassos a doğru yola çıktık.img_3306 Eresos’tan da yaklaşık üç kilometre uzakta.Bahçelerin arasından sahil tarafına indiğimiz de ,MÖ. 630-570 yılları arasında yaşamış olan,Eresos doğumlu antik çağın en büyük lirik şairi Sappho’nun(=Safo okunuyor) memleketindeyiz artık..Eresos İskelesinin organize sahilinde,  tarih ve mitoloji ile bir arada hissediyorsunuz kendinizi.İncecik kumlar ve mavi bayraklı deniz….

images-4 Soylu bir aileden gelen ve politik nedenlerden dolayı gençlik yıllarını Sicilya’da sürgünde geçirmek zorunda kalan Sappho’nun , adaya geri döndüğünde kadınlara şiir,müzik ve dans dersleri veren bir okul açtığı ve bu okulda lezbiyen bir hayat sürdüğü rivayet edilmekte.Lesvos’ta yaşayan anlamına gelen lezbiyen kelimesinin buradan geldiği söyleniyor. Bunun böyle olmadığı,Sappho’nun adadaki kadınların eğitim düzeylerini geliştirmesinin bölgedeki nüfuzlu kişileri rahatsız etmesi nedeniyle kendisine bu tür yakıştırmalarda bulunulduğu da söylenmektedir.img_3332
“Şu kadarını biliyorum
Ölüm kötü bir şey:
Bak, işte tanrılardan belli.
İyi bir şey olsaydı ölüm,
Önce tanrılar ölmez miydi? ”dizelerinden anlaşılacağı üzere yaşadığı dönem için açık ve cesur bir tutum sergilediği lirik şiirler yazan Sappho’nun bu şiirlerinin çoğunu kadınlara ithaf ettiği söylenir. Yazdığı 170 kadar şiirden sadece dört tanesi günümüze kadar eksiksiz olarak ulaşmış olsa da dilindeki bu içtenlik ve açıklık sayesinde eserleri yüzyılların ötesine geçmiş.Bir denizciye yahut diğer bir rivayete göre bir öğrencisine aşık olan Sappho, aşkı yanıtsız kalınca Midilli kayalıklarından atlayarak intihar eder. Öğrendiğimize göre her sene Eylül ayında birlikte yaşamaya karar veren kadın çiftler buraya geliyorlarmış.Biz görmedik.Bir tatlı huzur alıp Petra ya döndük.Tabii bir kaç parça da hediyelik eşya..Ertesi sabah kahvaltımızı son kez yaptıktan sonra dönüş yolculuğumuza başlıyoruz..img_3370

 

Petra sahillerini geride bırakarak ilerlerken yaklaşık on dakikalık bir süre sonunda ,ortaçağdan kalma özgün mimarisi ile adanın sembolü haline gelen mağrur kalesi ile bu şirin şehir,Molivos bizi karşılıyor.Kale Bizanslılar tarafından yaptırılmış,Cenevizliler tarafından tamamlanmış.Kaleden gün batımını seyredin mutlaka diyorlar ama bizim önümüzde çok uzun bir yol vardı ve çok beğendiğim şehre fazla vakit ayıramamanın,hatta Petra yerine burada kalmamanın üzüntüsüyle ,ayrılmak zorunda kalıyoruz.img_3369 UNESCO ödüllü,cumbalı evler ve Osmanlı çeşmelerinin süslediği Molivos un arnavut kaldırımlarında yürümek çok keyifli.Bütün evlerin taştan yada ahşaptan olması ayrı bir güzellik katmış ortama.18. yy sonlarına dayanan bir çok konak var.Bunlardan biri Giannakou konağı.Çok iyi işlenmiş duvar resimleri ile süslenmiş.

molivos liman

molivos liman

Sahilinde zeytinyağı fabrikasından dönüştürülmüş butik oteli çok şirin.img_3367

Sykamineasimg_3371

Midilli şehrinin kuzey batısında 48 km. mesafedeki bölgede Sykamineas diye bir yer var. Buralarda köylerin bir normal adları bir de “Skala”lı adları var. Skala sahil demek, yani o köyün deniz kıyısındaki hali. Bu sahil kıyısındaki köylerin hepsi de çok güzel. İşte bu Sykamia’nın Skala Sykamia olan deniz kıyısına mutlaka ve mutlaka inilmeli. Burası öyle huzurlu ve güzel bir yer ki.img_3385Limanı ve üzerindeki minik kilisesi ile kartpostalın içindesiniz sanki..Bu sevimli klisenin adıPanaya Gorgona Kilisesi :img_3384
Skala Sikaminia’ nın şirin küçük limanında, denizin içindeki küçük kayanın üzerinde inşa edilmiş. Kilise, Panaya Gorgona ( deniz kızı ) adını aynı isimdeki ikondan almış. Aynı isimdeki bu ikonda Panaya ( Meryem Ana )’ nın deniz kızı şeklinde görünmektedir  .

Denize girmek isterseniz köyün yanında Kagia(kaya) plajı var.Çakıllı bir plaj ama deniz çok temiz.Grubumuzun en küçük üyesi hemen test etti.

Yol üzerinde Mantamados diye bir köy var. Yunanistan’ın Komünist Partisi KKE’nin hakim olduğu bir köy olarak biliniyor. Kendine özgü çömlekleri var.Mandamados kasabası süt ve süt ürünleri, özellikle de peyniri ile biliniyor.Turokomeio adlı peynir fabrikasının hemen yanına yapılmış prefabrik satış dükkanına girip adaya özgü koyun ve keçi sütünden yapılan Ladotiri peyniri yanı sıra feta,gravyer ve kaşari peynirleri alabilirsiniz.Köyün biraz dışında Taksiyarhis kilise ve manastırın da 5. Patrik Grigoriu nun rahiplik cüppesi gibi parçalar korunmaktaymış arzu edenlere duyrulur.Mandamados’tan Napi istikametinde yola devam ederseniz ,15 km. uzaklıktaki Agia Paraskevi’deki zeytinyağı üretim endüstrisi müzesini gezebilirsiniz.Müze,eski bir zeytincilik atölyesinin bir yunan bankasının desteğiyle 2000-2006 yılları arasında yaptırılan başarılı bir restorasyon ile müzeye dönüştürülmesi sonrasında ortaya çıkmış.Ziyaretçilere,zeytinin işlenmesi ve ticareti yanı sıra zeytin kültürü ve adanın sosyal yapısına ilişkin kısa bilgiler de veriliyor.Müze,Salı hariç hergün 10-18 arasında açık ve giriş 3 Euro.Satış yapılmıyormuş sonra hayal kırıklığına uğramayın.

Plomari:

Yunanistanın içtiği uzoların %60 ve en lezzetlileri adanın bu kasabasın da üretiliyor.Damıtma veya ıslatma yoluyla,anason tohumları,yıldız anason,rezene,kakule,mısır,melekotu,kişniş gibi tohumlarla aromalandırılmış olan alkolün harmanlanması ile üretiliyormuş.Muş diyorum çünkü biz vakit yetersizliğinden göremedik. )): Deniz kenarında kayalıkların arasında Saklı Meryem Ana şapelini görebilirsiniz.Kasabanın merkezin de 1847 yılında yapılmış olan Aziz Nikolas klisesi bulunmaktadır.Simgesi 1813 yılında ekilen çınar ağacıymış en çok da bunu görmek isterdim..

Kısmet…Midilliye gelen ya tekrar gelmek istermiş yada bir daha asla gelmezmiş…sanırım ben tekrar gelmek isteyen gruba dahil oldum..

 

Bir Cevap Yazın

Araç çubuğuna atla